YY-85. Bölüm

188 8 10
                                    

Yine gecikmiş bir bölüm ama anca yetiştirebildim. Kontrol bile edecek vaktim olmadı. Sizi bekletmek istemedim. Eğer ilk gün okumadıysanız bu kontrol kısmı sizin için geçerli değil zaten. Ama siz zaten gecikmeyi de fark etmemişsinizdir.

Bölüm şarkımız 2NE1'ın üyelerinden biri olan Park Bom'dan geliyor. 'Don't Cry' Sevdiğiniz bir bölüm olur umarım.

Mutfağı temizlemeye başlıyorum. JaeMin’i eve davet ederken bunu düşünememiş olmam kendimi kötü hissetmeme neden oluyor. Yalan söylediğimi fark etmemiş olmasını umarak yere eğiliyorum ve büyük parçaları toplamaya başlıyorum. Büyük parçaların hepsini çöpe attıktan sonra kalanları süpürüyorum ve hiçbir parça kalmadığından emin olmak için yeri hızlı bir şekilde siliyorum. JaeMin’i tüm bu süreç boyunca yalnız bıraktığımı hatırlayarak bir suçluluk duyma nedenine daha ulaşıyorum. Kötü bir ev sahibiyim.

Kahve makinesini çalıştırıp bir süre bekliyorum. Yeterince beklediğimi düşününce dolaptan iki fincan çıkarıyorum ve makinenin altına yerleştiriyorum. JaeMin için küçük karamel parçalarını fincanına atarken kendi kahvemin doluşuna göz ucuyla bakıyorum. Kendi fincanımı makinenin altından alıp JaeMin’inkini yerleştiriyorum. JaeMin’in kendisi kadar tatlı karamelli kahvesi de hazır olduğunda fincanları elime alıp salona doğru ilerliyorum.

Salonun girişinde karşılaştığım manzara dudaklarımın kıvrılmasına neden oluyor. JaeMin beyaz koltuğuma neredeyse tamamen gömülmüş şekilde uyuyor. Yumuşak koltuk bir bataklık gibi onu içine çekmiş. Yavaş ve sessiz olmaya özen göstererek beyaza çalan parkeler üzerinde süzülürcesine ilerliyorum. Beyaz tüylü halıya ulaştığımda daha rahat adımlara bırakıyor adımlarım yerini. Halının adımlarımı sessiz kılacağını biliyorum. Koltuğun önündeki cam sehpanın karşısına geçip eğilerek fincanları sehpaya bırakıyorum. Ardından beyaz tüylü halının yumuşaklığına bırakıyorum kendimi de.

Fincanımı elime alıp parmaklarımın sıcak fincanı sarmasına izin veriyorum. Elim fincanın sıcaklığıyla ısınırken kalbim karşımda duran beden sayesinde ısınıyor.

Yüzünü huzursuzca buruşturuyor. Onun huzursuz ifadesiyle benim de yüzümdeki gülümseme yok oluyor. Ama hareket etmeye bile cesaretim yok. Uyanmasından korkuyorum. Onu izleyebilmek istiyorum. Uyurken sahip olduğu masum yüzü doyasıya izleyebilmek için sessizce bekliyorum. Yüzündeki huzursuz ifade yavaşça yok oluyor. Ve ben de bir kez daha gülümsemeye bırakıyorum yüzümü.

JaeMin’in tekrar huzurla uyuduğunu görünce elimdeki kahveyi hatırlıyorum. Gülümsememi genişletip kahvemden büyük bir yudum alıyorum. Şekersiz kahvenin acı tadı damağımda yanma bırakarak mideme doğru yol alıyor. Ağzımdaki ve damağımdaki acı tada inat şeker fabrikasından alınmış gibi duran bir çocuk karşımda uyuyor.

‘Çocuk…’

Evet, çocuk… Asla büyümesini istemediğim bir çocuk.

Yüzümdeki gülümsemeyle koltuğuma fazlasıyla yakışan bedeni izlemeye devam ediyorum. Onu bir daha böyle izlemeyeceğimi bilerek, gülümseyerek, mutlu olarak ve minnet duyarak onu izliyorum. Yanaklarımdan süzülen saydam sıvı mutlu oluşumu inkar ediyor. Ama yanılıyor. Ben mutluyum. Onu böyle izleyebildiğim için çok mutluyum. Ona böyle veda edebildiğim için çok mutluyum. Gitmesini istemediğim halde ona git dedim defalarca kez. Ama o gitmediği için bencilce bir mutluluk hissediyorum. Onun yanımda daha fazla kalmasını istiyorum ama kalmasının doğru olmadığını da biliyorum. Bunun yanı sıra her şeyi bilerek, farkında olarak bana inatla kalacağını söylerse onu geri çeviremeyeceğimi de biliyorum. Kendimle çelişecek kadar çok onu seviyorum. Gözyaşlarım da bu yüzden akıyor. Mutlu olmadığım için değil. Pişman olduğum için değil. Aşık olduğum için akıyorlar. Aşık olduğum kişi JaeMin olduğu için mutluyum.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin