YY-32. Bölüm

327 11 9
                                    

Bir günlük rötarın ardından gelen yeni bölümüyle 'Yarın Yok!' sizlerle. Özlediniz mi tatlılık abidelerimi? İnternetsiz geçirdiğim üç günlük tatil nedeniyle gecikti lütfen kızmayın. Biliyorsunuz bölümleri zamanlarında vermek için elimden geleni aslında yapıyorum.

Bölüm şarkımıza geçelim artık. Şarkımız SHINee üyesi olan Kim JongHyun'un Immortal Song adlı programda seslendirdiği 'One Million Roses' adlı parça. Severek dinlemeniz ve bölümü okurken keyif almanız dileğiyle...

Son olarak yeni bölümlere dair tahminde bulunmayı unutmayın. Yorumlarınızla beni mutlu etmeyi de ihmal etmeyin.

Gangnam sokakları akşamları bile hareketliliğini kaybetmiyor. Ryeon’u ararken gezdiğim resim sergileri vaktimi fazlasıyla çalıyor. Ryeon’u aramak sergilere dikkat edebilmeme engel oluyor. Yalnızca resim sergileriyle de yetinmiyorum aslında. Ryeon’un hoşuna gidebileceğini düşündüğüm her yere giriyorum. Ama elimde olan hala koca bir hiç.

Neredesin Ryeon? Benden kaçmak için nereye saklandın? Tüm hatalarımı kabul edebilirim ama kaçmanı kabul edemiyorum. Suçlu olan bendim. Kaçanın sen olmasını kabul edemiyorum. Beni affetmeyecek olsan bile karşıma çık. Benden nefret etsen bile olur. Yalnızca duygularını göster. Açıkça nefretini kus üzerime. Ama yalvarırım görmezden gelme, kaçma.

Gangnam’da birçok tanınmış yüz var. Ama Jangnan üyelerini de göremiyorum burada. Onlardan bir ipucu elde edebilirdim oysa.

Beni takip eden birkaç kızdan oluşan bir topluluk bile var. Buz gibi bakışlarım insanları uzak tutuyor benden. Ama peşimden gelmeyi bırakmıyor bu kızlar. Eskiden olsa çapkın bir gülümsemeyle yanıma davet ederdim onları. Ama artık hiçbir kadın ilgimi çekmiyor. Onlar yalnızca suçumu yüzüme vuruyorlar. Bu yüzden onlardan nefret ediyorum.

Dik ve kaba bakışlarımı beni takip eden kız topluluğuna doğrultuyorum. Bakışlarımın sertliği karşısında biraz afallıyorlar. Yutkunamayacak kadar zor durumda kalışlarını hissediyorum. Ve biraz sinirli, aynı zamanda da nazik bir sesle ben de şaşkına dönüyorum.

“Yah! Güzel kızlara bu şekilde bakmamalısın. Bir erkek nazik olmalı. Özellikle de benim Oppa’m, dünya üzerindeki en iyi erkek olmalı.”

Ryeon’un sesi zihnimde yankılanırken, yıllar önce bana söyledikleri tekrarlanırken sanki yanımdaymış gibi hissediyorum. Yumuşayan ve şefkatle dolan bakışlarımla onu arıyorum. Gözlerimdeki yanma acımı akıtmak istediğinin sinyallerini veriyor. Güçlü durmak zorunda olduğumu kendime hatırlatarak etrafıma bakınmaya devam ediyorum.

Onun beni uyaran cümleleri zihnimde dönmeye devam ederken bir gülümseme yerleşiyor dudaklarıma. Ryeon’a yaklaşırken yüzümden eksilmeyen sevgi dolu gülümsemem etrafımdaki insanların bakışlarını daha da fazla üzerime çekiyor. Kızları ünlüler kadar cezp ediyorum. Onlarsa umurumda bile değiller.

Arkamdan gelen bir sesle arkamı dönüyorum.

“Affedersiniz. Biraz vaktiniz var mı?”

Tersleyen bakışlar atmaya çalışıyorum. Ama Ryeon’un sesi hala zihnimdeyken başaramıyorum. Karşımdaki otuzlarına yeni gelmiş gibi duran kadın elime bir kart sıkıştırıyor. Bir oyunculuk şirketinin kartı… Gülmeme engel olamıyorum. Gülmemden cesaret alan kadın konuşmaya başlıyor.

“Yüzünüzün olgunluğu oldukça dikkat çekici... Şirketimiz oyunculuk eğitimi de veriyor. Bu alanda başarılı olacağınıza eminim. Bizimle çalışırsanız şirketimiz sizin için elinden geleni yapacaktır. Ve oldukça ünlü olacağınıza eminim. Birkaç yıl içerisinde başrol bile alabilirsiniz. Yüzünüz ve hatlarınız bu sektör için çok uygun.”

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin