YY-76. Bölüm

99 6 2
                                    

Bir güncel gününden daha herkese merhaba... Bu bölüm ile hikayemizin düğüm kısmı sona eriyor. Ve çözüm kısmı bir sonraki bölümde başlayacaktır. Bu bölüm benim çok sevdiğim bir bölüm oldu. Umarım sizler de seversiniz.

Hatırlatma!!!

'MiRyeon: Özlem, Dilek, Pişmanlık' anlamlarına geliyor.

Bölüm şarkımız Park Jung Min'in seslendirdiği Japonca bir şarkı. Çok yumuşak bir ses tonu ile söylenen bu şarkının anlamı da bölüme çok uygun. Bolca 'Yarın, Bugün, Gelecek' kelimeleri geçiyor. Aslında böyle düşünülünce hikayenin geneline uygun... Şarkımızın adı.... Heyecanlandınız mı? Tamam tamam söylüyorum. 'Aishiteru no Sign'

Keyifli vakit geçirmeyi ihmal etmeyin. Bu hikayenin ve bu bölümün siz değerli okurlarıma keyif verebilmesi dileğiyle... Seviliyorsunuz...

“Ben ona nasıl ulaşabilirim bilmiyorum. Evine gitmemin doğru olup olmayacağını da bilmiyorum. Onun havaalanında olup olmadığını da…”

Umutsuz sesim oldukça kısık çıkıyor. KyuSoon Hyung sapından tuttuğu şekeri ağzından çıkarıyor ve gülümseyerek konuşuyor.

“Hadi ama… Yalnızca onu ara. Sorun olmayacaktır. Telefonunu açacağına eminim. Hem o uyurken iş gereği çıktığını ve anca vakit bulabildiğini de söyleyebilirsin. Sana duygularını açmış ve veda ettiğini bilmeyen bir kız o. Seninle heyecanla konuşup tekrar buluşmak için can atacaktır.”

“MiRyeon-ssi öyle bir kız değil. O tanıdığım tüm kızlardan daha farklı. O bana dünkü buluşmamızın bir veda buluşması olduğunu söylemişti. Yani o buluşmanın sonunda her halükarda veda vardı. Bana duygularını söyledikten hemen sonra bunları söyledi. Nasıl benimle tekrar buluşmayı kabul etmesini sağlayabilirim ki? Nasıl buna can atacağını düşünebilirim?”

Şaşırmış görünüyor. Diğer üyelere baktığımda onların da yüzlerinde aynı ifade olduğunu görüyorum.

“Yalnızca dene.”

KyuSoon Hyung vazgeçmememi söylüyor olsa da sesi kısılmış bir şekilde çıkıyor. Yavaşça onun da ümidini yitirdiğini görebiliyorum.

“Yapamam.”

“Neden?”

JinSang Hyung sesindeki şaşkınlıkla soruyor. Şaşkınlığı elle tutulacak kadar yoğun.

“Bana telefon numarasını hiç vermemişti. İhtiyacım olmadığını söyleyip hep beni geri çevirdi. Bu sabah evindeyken ajandalarının birinde bulduğum numarayı kaydedip onun olduğunu arayarak doğruladım. Ama hemen sonra numarayı kaydetmemin doğru olmadığı ve onu aramamın iyi olmayacağı sonucuna varıp sildim. Onu arayamam. Numarası bende yok.”

MinHwa ve Shin Hyung, KyuSoon Hyung’un oturduğu koltuğa kendilerini sert ve umutsuz bir şekilde bırakıyorlar. Umutsuz vaka olduğumu yüzüme vurur gibi bu hareketleri. Öyle olduğumu, haklı olduklarını biliyorum. JinSang Hyung ise bir süre volta atıyor küçük odanın içinde. KyuSoon Hyung başını eğmiş şakaklarını ovuyor. Onlara çok fazla sorun çıkardığımı düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu sorunlu kişiliğimi düşünürken JinSang Hyung omuzlarımdan tutup beni kendine doğru çeviriyor.

“Numarayı doğruladığını söylemiştin, değil mi? Doğrulamak için aradın yani, değil mi?”

“E-Evet…”

Kekeliyorum. Onun heyecanla parlayan gözlerine bakıyorum ama hiçbir şey anlayamıyorum.

KyuSoon Hyung’un da anlamış bir şekilde güldüğünü duyuyorum ve başımı onların olduğu tarafa çeviriyorum. MinHwa Hyung ve Shin Hyung da benim gibi anlamamış görünüyorlar. JinSang Hyung bizim için iki kelimeyle çok basit bir şekilde açıklıyor.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin