YY-47. Bölüm

246 10 14
                                    

Bu bölümde de gevezelik yapabilecek gibi hissetmiyorum kendimi. Aslında söylenebilecek çok fazla şey var. Ama sonuçta ben 'Bazen söyleyemeyen'im. Bu yüzden bir kez daha söylemeyeceğim. Yalnızca sevdiğiniz kısımları belirtmenizi, tahminlerde bulunmanızı istiyorum. Sevmediğiniş şeyleri de söyleyebilirsiniz, çok fazla alınan olumsuz eleştiriden rahatsız olan biri değilimdir. Keyfinize bakın işte. Ne bileyim...

Bölümün şarkısı yine SHINee'den. Neden sürekli onların şarkıları diye düşünen varsa çünkü şarkılarını en iyi bildiğim ve en fazla dinlediğim grup. Bu yüzden bölümü yazarken onların şarkıları daha kolay aklıma geliyor. Ve bölüm şarkısı da onlardan geliyor. Neyse işte şarkımız, 'Graze'. Çok tatlı, güzel bir şarkıdır. Tam benim tarzım diyebilirim bunun için.(Aslında SHINee şarkılarının bir çoğu benim tarzım. Ama bir fan değilim. Fan kavramı benim için biraz farklı ve kendim o kavrama uymuyorum da... Öyle bir şeyler işte...)

Bu da benim söylemeyen halim... Ama sonuçta bölümle ilgili hiçbir şey söylemedim. Hepsi içimde kalınca böyle çenem düştü. Ama yine de o söylenmesi gerekenleri söylemeyeceğim.

MiRae’m geciktiği için endişelenmeye başlıyorum. Ama tedirginliğimi fanlara sezdirmemek için harcadığım çabalar sayesinde yüzümdeki ifadeyi korumayı başarabiliyorum. Ne oldu acaba? Gerçekten kaçmış olamaz değil mi? Yani onu öylesine söylemiş olmalı.

Sonunda yanımıza doğru geldiğini gördüğümde rahatladığımı hissediyorum. Fanımla ilgilenirken bir yandan da göz ucuyla MiRae’mi izlemekten vazgeçmiyorum. MiRae’m masamızın yanına geliyor. Hatta arkamıza geçip benim sandalyeme sırtını yaslayarak yere oturuyor. Onun böyle yakınımda olması şekersi kokusunu hissedebiliyor olmak bana iyi hissettiriyor. Eve dönme vaktimize çok fazla kalmadı. Yalnızca biraz daha… Hem sıradaki fan sayısı da azalmaya başladı. Etkinlik yakında sona erecek.

Saate bakıyorum. Yalnızca yarım saat kalmış etkinliğin bitmesi için. Arkamda hissettiğim hareketle başımı fazla çevirmeden arkama bakıyorum. MiRae’min ayağa kalkmış olduğunu görünce meraklanıyorum ama fanımla ilgilenmeye de devam etmem gerekiyor. Uzaklaşışını uğultunun arasında dinlemek için özel çaba sarf ettiğim ayak seslerinden anlıyorum. Çok geçmeden elinde kahvelerle yanımıza geliyor. Birkaç kutu da krema, şeker şurubu ve karamel bırakıyor masamıza. Kendisi sade bir kahve alıp tekrar arkama geçip yere oturuyor.

Tatlı şeyleri çok seven MiRae’min sade kahve içmesi ilginç geliyor. Fazla üzerinde durmadan kahvelerden birini alıyorum ve her şeyi içine boşaltıyorum. Çok tatlı bir kahvem oluyor tıpkı MiRae’m gibi. Onu da tatlı olduğu için mi seviyorum acaba? İkimizde tatlıyız ve ikimizde çok fazla tatlı yiyoruz, bunların bir bağlantısı olabilir mi acaba? Aklım karma karışık olarak fanlarımla ilgilenmeye devam ediyorum. Aklımı karıştıran şeylerin saçmalığıyla da kendi kendime sessizce gülüyorum. MiRae’m yanımda olduğu için her şeyi unutmuş olarak gülebiliyorum. Onu gerçekten çok seviyorum.

Süre dolduğunda alışveriş merkezinde etkinliğin bittiğine dair anonslar yapılışını dinliyorum. Ancak o kadar süre sırada beklemiş olan fanlar için biraz daha etkinliğe devam edeceğiz. Yalnızca sıraya yeni kişilerin eklenmesine izin verilmemesi gerekiyor. Bu nedenle sıraların sonuna doğru birkaç güvenlik konumlandırılıyor. Menajerimiz ChoJin Hyung da yanıma gelip eğilerek kulağıma fısıldamaya başlıyor. MiRae’min arkamda olmasından çok yaklaşamamış olması beni eğlendiriyor.

“Bugün burada olman oldukça iyi oldu. Eğer burada olmasaydın yeni dedikodular çıkardı. Senin uzaklaştırıldığınla ilgili. Ama keşke Han MiRyeon-ssi’yi getirmeseydin. Sonuçta bu da dedikoduları kızıştırabilir. Gerçi programdaki partnerin olduğunu söyledin. Ah… Eminim her şey iyi olacaktır. Sakın canını sıkma dedikodu çıksa bile. İyi gidiyorsun.”

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin