YY-69. Bölüm

131 5 11
                                    

HyunSu'nun doğum gününü kutladıktan sonra hikayemize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tarih 12 Şubat'ı gösterirken buluşma günü gelip çatıyor. Kyaa... Çok heyecanlı... Bu buluşmayı nasıl beklediğimi sizlere anlatamam. Çok fazla bekledim ama eminim bu bekleyişe değecektir. Yorumlarınızı beklediğimi de hatırlatmak istiyorum.

Bu bölümün şarkısını son anda değiştirdim ve yeni bir şarkı ile sizlere ulaşıyoruz. Super Junior üyesi Cho KyuHyun'un yeni çıkardığı solo albümünden bir şarkı bu bölümde bize eşlik edecek. 'At Gwanghwamun' Ben bu albümden bir çok şarkıyı çok sevdim. Umarım sizler de sizlere sunduğum bu şarkıyı ve bölümü seversiniz.

Bu arada sizler için oldukça uzun bir bölüm yazdım. Beni de sevmeyi unutmayın.

Yavaşça gözlerimi açıyorum. Kendimi dinlenmiş gibi hissetmesem de gözlerim kendiliğinden açılıyor. Kurulmuş bir saat gibi… Hala karanlık olan odaya göz gezdiriyorum. Beni saran kollara ve kolların sahibine de bakıyorum uzun süre. KyuSoon Hyung’un huzurlu görünüşünü izliyorum kıpırdamadan. Bana bir Kuala gibi sarılmış. Ben de ona sarılmışım tüm gece… Ona biraz daha sarılıp gözlerimi kapatarak geniş göğsüne sokuluyorum. Ardından erkenden uyanmama neden olan şeyi düşünmeye başlıyorum. Ve aklıma gelen şeyle başımı yasladığım sıcak göğüsten ayırıp kollarımı KyuSoon Hyung’u uyandırmamaya özen göstererek ondan çekiyorum.

Ayağa kalkıp geriniyorum. Yorganı tekrar Hyung’umun üzerine örtüp hasta olmaması için onu sıcak tutmaya özen gösteriyorum. Telefonumu elime alıp saate baktığımda buluşmamız için hala fazlasıyla zaman olduğunu görüyorum. Saat daha altı bile olmamış. Hazırlanmak için yeterince zamanımın olduğunu düşünerek kıkırdıyorum.

Odamızdan çıkıp diğer odalara gidiyorum. Tüm Hyung’larımı tek tek kontrol ediyorum. Üzerini açan MinHwa Hyung’un yorganını tekrar üzerine örtüp en sonunda mutfağa geçiyorum. Kendime kahve hazırlıyorum. Bu sırada biraz gürültü çıkarmış olsam da kimse uyanmıyor. Ben de gülümseyerek cam kenarında dışarıyı izlerken kahvemi içiyorum. Tembelce yağan iri kar tanelerini elimdeki sıcak fincanla karşılıyorum ve yüzümdeki sıcacık gülümsemeyle onlara günaydın diyorum.

Yeterince zinde hissetmeme rağmen hala yorgun olduğumun bilincinde olduğumdan kahvemin acı olmasının daha uygun olduğunu düşünüyorum. Bu acı tat bile yüzümü buruşturamıyor bugün. Çünkü bugün benim için gerçekten güzel bir gün. Bugün 12 Şubat… Bugün MiRae’mle benim günüm… Güneşin turuncu ışıklarının delmeyi başaramadığı karanlık bulutlar bile sevimli geliyor bugün. İç karartıcı değiller her zamanki gibi…

Kahvemi bitirdiğimde hazırlanmaya başlama zamanımın geldiği düşünceleriyle odamıza dönüyorum. Ve kıyafet seçmeye çalışıyorum. Bunun ne kadar zor bir şey olduğunu fark etmem boş bakışlarla dolabımın karşısında geçirdiğim on beş dakikanın sonunda oluyor. Ben de bir iç çamaşırı ve havlumu alıp banyoya gidiyorum. Hyung’larım uyandıklarında onlardan da yardım alabileceğim için onlar uyurken tek başıma yapabileceklerimi yapmamın daha iyi olacağını düşünüyorum. Dilime dolanan neşeli aşk şarkılarıyla banyoya gidiyorum.

Elimi göğsüme, kalbimin üzerine yerleştirerek şarkıma ara veriyorum. Ve derin bir soluk alıyorum. Küçük, meraklı bir çocuğun etrafta koşuştururkenki heyecanı gibi heyecanla atan kalbim göğsümden çıkmaya çalışırcasına güçlü atıyor. Aşkımı haykırmaya çalışırcasına çok ses çıkartıyor. Onun bu heyecanına kıkırdayıp mırıldandığım aşk şarkısına devam ediyorum.

Kıyafetlerimden kurtulup suyun sıcaklığını ayarlamadan suyun altına giriyorum. Bedenime çarpan soğuk suyun etkisiyle bedenimin kasıldığını hissediyorum. Bu kasılma çok uzun sürmüyor. Titrememe rağmen çok geçmeden bedenim soğuğa alışıyor. Zaten su da ısınmaya başlıyor çok geçmeden. Suyun sıcaklığı arttıkça bedenimde hissettiğim gevşeme hissi de artıyor. Bu hissi seviyorum. Yeterliden fazla ısınmaya başladığında suyun sıcaklığını sabitleyip bir süre daha yalnızca suyun altında öylece bekliyorum. Ve hoşuma giden suyun tenimi okşayışlarına izin veriyorum. Ardından süngere bolca döktüğüm karpuzlu duş jeliyle kendimi temizlemeye başlıyorum.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin