YY-13. Bölüm

488 18 4
                                    

Çok uzatmayacağım. Yalnızca iki şey söylemem gerek.

1) Dongseng: Küçük kardeş anlamına geliyor. Kendinden küçükler için kullanılır. Ayrıca alt sınıftakiler için de kullanılır.

2) Bölüm Şarkısı Juniel'den 'Mask'. Bu kadar. Keyifle okuyup dinleyin.

İstifa dilekçemi yazdıktan sonra son olarak gözden geçiriyorum. Hazır… Çok fazla olmayan eşyalarımı bir kutuya yerleştirip masamın üzerinde bırakıyorum. Elime yalnızca dilekçeyi alıp tekrar merdivenleri kullanarak Başkan Park’ın odasına gidiyorum.

Odanın kapısını tıklatıp girmemi söyleyen sesini duyarak içeri giriyorum. Çok hızlı olmayan adımlarımla masasına yaklaşıp masasının üzerine, önüne, düzgün bir şekilde katlamış olduğum kağıdı bırakıyorum. Önce kağıda, ardından bana bakıyor. Bakışlarındaki öfkeyi tüm hücrelerimle hissediyorum. Sinirden delirmek üzere… Birkaç adım gerileyerek konuşmaya başlıyorum.

“Bugüne kadar ki her şey için teşekkürler, Başkan Park-nim. Ama bilmelisiniz ki; bizler yalnızca astlarınızız, kuklalarınız değil. İstediğiniz her şeyi yaptırabileceğiniz oyuncaklarınız değiliz. Bu yüzden burada çalışmayı bırakıyorum.”

Konuşmuyor. Gözlerinden ateş saçıyor adeta. Biraz daha gerileyip eğilerek onu selamlıyorum. Ardından arkamı dönüp kapıya yöneliyorum. Elimi kapıya uzattığım anda aklıma benim yazmadığım o yazı geliyor ve tekrar Başkan Park’a dönüp konuşmaya başlıyorum.

“Başkan Park-nim, benden istediğiniz yazıyı yazamazdım. Ama benden başkası da yazamaz. Eğer benim hakkımda bir şeyler görecek olursam, yazar etiğine aykırı davranış ve özel hayata müdahaleden dava açacağımı belirtmek isterim. JaeMin göz önünde olan biri olabilir. Onun hakkında yazı yazılması sorun olmayabilir. Ama ben onun gibi değilim.

Benim hakkımda iznim olmadan yazılan yazılar beni rahatsız ediyorsa istediğim tazminatı alabileceğimi biliyorum. 3 yıldır burada, bu dergide çalışıyorum. Etik açısından uyulması gereken kuralları iyi biliyorum. Bu dava için Güney Kore’nin en iyi avukatlarını tutmaktan bile çekinmeyeceğimi de bilmelisiniz.

Bunun yanı sıra, yaptığınız haberde doğru olmayan kısımlar olursa yalan haber yapmakla ilgili ikinci bir dava da açmaktan çekinmem. Yani olayla ilgili hiçbir şey bilmeyen sizlerin yazacakları; yalnızca zarara uğramanıza, hatta beklide derginin kapatılma kararının çıkmasına neden olur.

Sözlerimi bir uyarı olarak algılayın lütfen. Ve bu konudan uzak durun. Benden uzak durun.

Kabalığım için üzgünüm. Tekrar her şey için teşekkürler. İzninizle.”

Odadan çıkıp kapıyı kapattığımda içimde bir boşluk hissediyorum. Açıkça Başkan Park’ı tehdit etmiştim. Ama bunu yapmazsam benimle ilgili haberi bir başkasının yazmasını sağlayacağını adım gibi biliyorum. Yapman gerekeni yaptın Ryeon. Seni buna mecbur eden o.

Odama çıkıp çantamı koluma takıyorum, masamın üzerine bıraktığım kutuyu da elime alıyorum. Bilgisayar çantamı da elime alınca gitmeye hazır hale geliyorum. Üzülüyor muyum? Bilmiyorum. Üzülmem gerektiğini düşünmüyorum. Kimseyle neredeyse hiç konuşmadığım bu işte çalışmaktan zevk alıyor muydum, bilmiyorum. Bu işi sevdiğim için değil vakit geçirmek için yapıyordum. Sevdiğim işi hiçbir zaman yapamayacak oluşumu unutmak için…

Hayallerim gerçekleşmek üzereyken hepsini kaybetmiştim ben. Koca bir aptalım belki de. Hayallerimden vazgeçmek istememiştim aslında. İsteyip istememem hiçbir şeyi değiştirmemişti ama. Şimdi yeniden başlayabilir miyim? Her şey sona erdiğine göre hayallerime doğru ilerleyebilir miyim?

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin