YY-40. Bölüm

292 8 6
                                    

Herkese merhaba. 'Bir bölümde konuşma sen,' diyor olmalısınız. Ama canım sıkılıyor o zaman. Ben geveze bir insancığım. Beni de böyle kabul edin. Beni böyle sevin. Seviyor musunuz beni? Ben sizi çok seviyorum. XD

Aslında hiç hoşlanmadığım bir şey yapacağım şimdi. (Bu bir reklamdır.)Hikayelerde başka bir konuya ait ve ya başka bir hikayeye ait konulara değinilmesini uygun bulmuyorum. Böyle şeylerin profil üzerinden duyurulmasını tercih eden biriyim. Ama şimdi bu hoş karşılamadığım şeyi kendim yapacağım. Lütfen bunun için beni affedin. Aslında profilimden de duyurdum ama ilgisini çekebilecek olan kesim zaten YY okuyucuları olduğu için profilimdeki yazıyı görmeyip habersiz kalabilirler diye düşündüm. Reklam olsa da yaptığım kesinlikle kimse istediğim için bakmasın. İlgisini çekenler yalnızca baksın istiyorum.

Neyse işte duyurumuz şu: 'Kahve Fincanı' adlı şiir kitabımdaki 'Kal' ve 'Kelebek' adlı şiirler hayranı olduğum YY karakteri olan Han MiRyeon'un ağzından yazılmıştır. Ve onun imzasıyla yayınlanmıştır. Bu kadar.

Şimdi gelelim bölüme. Bu bölümü sevdim ama hüzünlendim de. Biraz daha yazsaydım muhtemelen ağlardım. Neyseki ağlamadan yazmayı bırakabildim. Bölümümüzün şarkısını dinlemenizi çok istiyorum. Türkçe altyazılı ve Ryeon'un düşüncelerine çok uygun sözleri olan bir şarkı. INFINITE üyesi olan Kim SungGyu 'Only Tears' diyor bu bölüm ve Ryeon için.

JaeMin’in buraya gelmeyi ne kadar çok istediğini ona bakarak anlayabiliyorum. Diğer üyeleri özlemiş olmalı. Ve fanlarıyla ilgilenişi gerçekten özenli. Onun bu halini izlemek hoşuma gidiyor. Ona karşı olan kızgınlığım geçmemiş olsa da heyecanlı halini izlemekten keyif alıyorum. Burada olmayı istediği belli oluyor. Ama beni yalnız bırakamayacağını da biliyorum. Programın buna izin vermeyeceğini çok iyi biliyorum.

“İstersen bugünü burada geçirelim.”

Gözlerinde gördüğüm minnetle biraz yumuşuyorum. Beni sevmediği için ona kızmaya hakkım olmadığını kendime hatırlatıyorum. Bu küçük çapkının hevesi çabuk geçtiği için ona kızmam adil değil. Onu sevmem benim hatamken ona kızmaya hakkım yok. Bu hatırlatmalarla biraz yatışıyor kızgınlığım. Onun masum sevincini izliyorum. Bu ana doyamayacağımı bilerek gözlerimi ondan ayırmadan ama ifadesiz bir yüzle…

Kimse görmemeli onu nasıl sevdiğimi. Kimse bilmemeli bu aşkın beni nasıl hapsettiğini. Kimse duymamalı kalbimi. Kimse hissetmemeli dudaklarımın arasından dökülmek için çırpınan kelimeleri.

Kalbimin her atışında sayıkladığı ismi bilmemeli kimse. Aldığım her nefesin ‘o’ olduğu bilinmemeli.

JaeMin’i daha da fazla izlemek istesem de bunu yapmamam gerektiğini iyi biliyorum. Kendimi ele veremem. Dahası onu izledikçe bu aşk etrafımı daha da fazla kuşatıyor. Kaybedeceğimi bildiğim bir savaşın ortasında kalıyorum. Hayır… Ben çoktan kaybettim bu savaşı. Bu programda yer almayı kabul ettiğim gün kaybettim zaten.

“Birazdan gelirim.”

Olabildiğince sevecen bir tonda söylüyorum. Haber vermeden ortadan kaybolursam yine endişelenir miydi acaba? Yokluğum dikkatini çeker miydi?

“Nereye?”

Bana bakıp meraklı bir şekilde konuşuyor. İlgili tavrı hoşuma gidiyor. Verdiği kısa cevap ise ilgisi yalnızca göstermelikmiş hissi uyandırıyor. Yine de fanıyla ilgilenirken bana attığı kaçamak bakışlar için mutlu oluyorum.

“Biraz dolaşacağım. Belki bir şeyler alırım. Bilmiyorum.”

Başını imzaladığı albüme gömmüş olmasına rağmen çok sessiz olan gülüşünü duyabiliyorum. Bana mı yoksa fanına mı gülüyor anlayamıyorum. Ama gülümseyişini üzerime alınmak istiyorum. Bu tatlı gülüşlerin yalnızca benim için olduğunu düşünmek istiyorum.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin