YY-18. Bölüm

425 17 6
                                    

Bölüm Şarkımız EXO'dan 'Black Pearl'

Bu bölümü ithafı bugün(23 Mart Pazar) YGS'ye girmiş tüm Dongseng'lerime. Hepinize gelsin... Ama kimler girdi bilmiyorum o yüzden buradan yazıyorum hepiniz için. Umarım hepiniz istediğinizin sınavı istediğiniz gibi geçmiştir.

Güney Kore'de alış veriş yaptığınızda poşet kullanmak isterseniz poşetler için ayrıca para ödemeniz gerekir. Çevreci bir toplum. kkk... Onun yerine paketler kullanılır. İstendiği takdirde elbette poşet de kullanılabiliyor ama ilk seçenek değil.

JaeMin’in yanına döndüğümde onu yüzünde garip bir gülümsemeyle eline aldığı her şeyi alış veriş arabamıza atarken buluyorum. Yüzündeki ifadeyi biraz inceliyorum ve bu ifadenin nedeninin kıskançlık olduğunu anlayabiliyorum. Küçük bir çocuğun annesini, ablasını kıskanmış hali gibi onunki de.

Olabildiğince sessiz bir şekilde kıkırdıyorum. Bir an bakışlarını bakışlarıma kilitliyor. Ardından hiçbir şey sormadan, hiçbir şey söylemeden başını çeviriyor. Bu sefer başını çevirme nedeni utanma değil, biliyorum. Bu sefer bana kızdığı için başını çeviriyor. Tıpkı gece kulübünde olduğu gibi…

Sessiz olarak alış verişimizi bitiriyoruz. Çok konuşmuyoruz. Gönlünü almayı deneyecek biri değilim. Bu halini de seviyor...

N-Ne? Ben ne düşünüyorum böyle? JaeMin’i sevmem gibi bir şey söz konusu dahi olamaz. Böyle çocukça davranışları olan birini sevecek biri değilim ben. O yalnızca bir av. Hepsi bu… Daha fazlası olamaz. Onu sevmeyi düşünüşüm çıldırmaya başlamam anlamına gelir. Bu oyunu ben kazandım. O sevilmeyi hak etmiyor. Beni bulmayı bile başaramadı ne de olsa. Bu kadarcık şeyi bile başaramayan birini sevmemin hiçbir anlamı yok.

Kasada aldıklarımızı paketlerken JaeMin suskunluğunu bozup yanıma geliyor. Fısıldayarak konuşmaya başlıyor.

“MiRyeon-ssi…”

Duraksamasının ardından gözlerini yere dikerek gittikçe daha da kısıklaşan bir sesle devam ediyor.

“Bize verilen bütçeyi şimdiden aştık. Sanırım bir kısmını bırakmalıyız. Eve döndükten sonra ben Başkan’ı arayıp bütçeyi artırmasını isterim ama şimdilik bu kadarını alamayız.”

Gülümsememi bozmadan, onun gibi fısıldayarak ona karşılık veriyorum. Bir zafer daha kazandım. Benimle konuşmak için yanıma gelen o oldu.

“Beni sınırlandırabilecek tek güç benim isteklerimdir.”

Çantamdan cüzdanımı çıkarıyorum ve aldıklarımızın hepsinin kasadan geçmesini bekliyorum. Kredi kartımı uzatıp aldıklarımızı paketleme işine geri dönüyorum. JaeMin biraz daha somurtuyor. Bilmiyor ki onun somurtkan halinin çok tatlı olduğunu düşündüğümü. Onu böyle görmeyi…

Aish… Yine saçmalamaya başladım. Paketlerimizi kucağımızda arabamıza götürüyoruz. Kameramanlar yardımcı olmadığı için onların yerine birkaç market çalışanı bize yardım ediyor. Bagaja bütün paketlerimizi yerleştirdikten sonra elime küçük dondurma kutusunu alıp koltuğuma geçiyorum. Soğuk havanın içeriye dolmaması için hemen kapıyı da çekiyorum.

Dondurmamı açarken JaeMin de kendi koltuğuna geçiyor. Dondurma kutusunun içinden çıkan küçük kaşığa biraz dondurma ve çikolata parçaları alıp bu kez ilk hamleyi yapan ben olmaya hazırlanıyorum. Her ne kadar çok sevimli olsa da bu durum garip hissettiriyor.

***

Markette ödemeyi yaptığına inanamıyorum. Beni yok sayıyormuş gibi hissediyorum. Böyle bir şey yapacağını söyleseydi ben de alabilirdim. Aish… Aşık olduğum kıza ödeme yaptırdığıma inanamıyorum. Bir başkası olsa bu kadar önemsemezdim ama MiRae’m…

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin