YY-91. Bölüm

144 6 30
                                    

Yoo HeeYeol ve Kim JungWan tarafından söyleniyor bölüm şarkımız. 'Who I Wish To Be'. Sakın bu bölüm hiç gevezelik yapmadığımı düşünmeyin. Bölüm sonunda hepsi. Nihihihihi....

Sessiz olan odamda gözlerimi açıyorum. Yatağımda geriniyorum. Doğrulmak içimden gelmiyor. Yatağımda dönüyorum. Tekrar gözlerimi kapatıyorum. Çok uzun süre gözlerimi kapalı tutamıyorum. Erken uyanmaya alıştığım için tekrar uyumayı başaramayacağımı anlıyorum. Yatağımda doğrulup oturur pozisyona geçiyorum. Gözlerimi ovuyorum. Odama boş gözlerle bakıyorum. Ryeon hala odama gelmemiş. Bu garip hissettiriyor. Her sabah istisnasız beni uyandırmaya gelen cırcır böceği bugün kayıp. Güzel bir sabah… MiRyeon’un sesini duymadan uyanmak gerçekten güzel.

Yatağımdan kalkıyorum. Banyoya yönelmeden önce telefonumu elime alıyorum. Arama, mesaj, yeni mail… Önemli bir şey yok. Ve saat neredeyse dokuz olmuş. Bugün rahat bir şekilde bu saate kadar uyuyabildiğim için kendimi iyi hissediyorum. Yorgunluğum tamamen geçmemiş olsa da daha iyiyim. Tüm haftanın yoğunluğundan kaynaklı kas ağrılarım hala var. Ilık bir duş almanın iyi geleceğini düşünüyorum. Banyoya gidip üzerimdekileri çıkarıyorum. Ve suyun sıcaklığını ayarlamadan duşa giriyorum. Haziran ayının sıcak güneşi henüz yeni uyanmış olsa da kendimi bunalmış hissediyorum. Su ılık hale gelinceye kadar soğuk suyun beni serinletmesine izin veriyorum.

Kısa süren ılık duşun ardından dolaptan temiz bir havlu çıkarıp belime sarıyorum. Aynada yüzümü incelemeye başlıyorum. Bir havlu daha alıp saçlarımı karıştırarak biraz kurutmaya çalışıyorum. Yeni çıkmaya başlamış sakallarımı tıraş ediyorum. Losyonumu sürüyorum. İşimin bittiği kanısına vardığımda omzuma bıraktığım havlıyla tekrar saçlarımı karıştırarak banyodan çıkıyorum. Yatağımın üzerine oturup biraz daha saçlarımı karıştırdıktan sonra havluyu dağınık yatağıma bırakıyorum. Komedinden bir bokser alıp belimdeki havludan da kurtuluyorum. Dolabıma yaklaşıp ne giymem gerektiğini düşünmeye başlıyorum. İşe giderkenki kolaylığa sahip olmadığım için biraz kötü hissediyorum. Sonrasında ve ya öncesinde işe gidiyor olsaydım bir takım elbiseyle yanına gidebilirdim. Ama bugün için daha farklı giyinmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Sonunda kafam karışmış olarak düşünmeyi bırakıp elime ilk gelen şeyi giyiyorum. Haki rengi üzerinde beyaz desenler olan kısa kollu bir tshort ve krem rengi keten bir pantolon. Böylesi daha rahat… Parfümümü sıkıp bir kez daha telefonumu kontrol ediyorum. Yine önemli bir şey olmadığını görünce telefonumu cebime atıp odamdan çıkıyorum.

Aşağıya inmek üzere merdivenlere yönelecekken aklıma cırcır böceği düşüyor. Odasına gidip kontrol etmek istiyorum. Her sabah erkenden odama gelip ben kalkana kadar yüksek sesle konuşmaya devam eden cırcır böceği bugün gelmeyince hasta olabileceğini düşünmekten kendimi alamıyorum. Hasta olması çok önemli değil aslında. Önemli olan bugünkü toplantı… Bu işi ona bıraktığıma inanamıyorum. Yalnızca ileri bir tarihe yeni toplantı ayarlamasını istiyorum aslında. Bu şekilde olması onlara gelemeyeceğimizi söylemekten çok daha iyi olacaktır. Ya da büyük bir rezalet çıkarırsa kötü de olabilir. Bir türlü Ryeon’a güvenemiyorum.

Düşüncelerim MiRyeon’un odasının önüne gelene dek devam ediyor. Bu düşünceleri uzaklaştırmak için başımı sallayıp kapıyı tıklatıyorum. Ses gelmiyor. Yavaşça içeri giriyorum. Mavi ve yeşil ağırlıklı odada ilk olarak yatağı buluyor gözlerim. Toplu ve boş yatağı gördüğümde bakışlarımı odada gezdiriyorum. Beyaz çalışma masasına yaslanmış bir şekilde duruyor. Kızarmış gözlerini zorlukla açtığını anlayabiliyorum. Küçük ellerini çok sıkılı olmayan yumruklar yapıp gözlerini ovuşturuyor. Dağılmış saçlarının bir kısmı yüzüne düşüyor. Bu haliyle oyuncak bir bebeğe benzediğini düşünüyorum. Konuşmasa ve fazla hareket etmese onu Leanna’ya hediye edebilirdim oyuncak olarak. Ama eminim Leanna’yı delirtmekten başka işe yaramaz bu haliyle.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin