YY-26. Bölüm

415 11 15
                                    

Bir pazar günü daha 'Yarın Yok!' ile geldik. Geldik dememin nedeni tek başıma olmamam. MiRyeon ve JaeMin beni hiç yalnız bırakmıyorlar. Sürekli bir şeyler söyleyip duruyorlar. Aklımın içinde o kadar çok konuşmaları dönüyor ki...

Neyse... Eğlenceli bir bölüm olduğu için fazla uzatmıyorum. Bölüm şarkımız KARA grubundan Nicole tarafından seslendiriliyor ve diyor ki: 'Lost'. Aşağıda linki bulunuyor. Tıklayıp dinleyebilirsiniz. Okurken umarım keyif alırsınız.

Arabaya bindiğimizde hala yüzünde biraz kızgın bir ifade var. Ve biraz da utanmış… Arka cebimdeki cüzdan oturduğumda rahatsızlık hissi veriyor. Ve biraz doğrularak cebimdeki cüzdanı çıkarıyorum. Sevecen bir ses tonuyla konuşmaya başlıyorum.

“Cüzdanını artık alabilirsin.”

Kızarmış yanaklarına rağmen dik bir şekilde bakması içimde gülme isteği uyandırıyor. Ona kocaman bir gülümseme hediye ediyorum. Utangaçça yutkunuyor. Dik bakışları yerini kaçamak utangaç bakışlara bırakıyor. Sevimlisin Jae…

Cüzdanını alıp cebine sıkıştırıyor. Ve ardından arabayı çalıştırıyor. Tüm masumaneliğini kattığı bir sesle konuşmaya başlıyor.

“Hile yaptın.”

Gülememe engel olamıyorum. Gülüşümle daha da çocuksu bir ifade takınıyor. Gülüşümü kontrol etmek için çabalayarak ona cevap veriyorum.

“Kurallarla belirlenmediyse hile olmaz. Bana cüzdanını almamam gerektiğini söylememiştin. Ve ben kazandım. Mızmız bir bebek gibi davranmayı bırak, Küçük JaeMin’nie.”

Ses tonunu yükselterek konuşmaya başlıyor. İrkiliyorum kullandığı ses tonuyla.

“Yah! Ben bebek değilim. Mızmızlanmıyorum. Yalnızca her şeyi senin alman adil değil. En azından kendi kostümümü almama izin vermeliydin.”

Gülümsüyorum. Hiçbir cevap vermiyorum. JaeMin gülümsediğimi görmüyor. Kızgınlığını korumak için bana bakmamaya çalıştığını anlayabiliyorum. Tüm dikkatini yola vermiş durumda.

Yol boyunca sessizlik hakim oluyor kısacık tartışmamızın ardından. Eve yaklaştığımızda bu sessizliği bozuyorum. Onunla aramızda duran sessizliği hiç sevmediğimi her an biraz daha hissederek yola katlanmak benim için zor oluyor. Bu yüzden sonunda dayanamayıp bu sessizliği bozan ben oluyorum.

“Dün gece hiç uyuyabildin mi? Hastanede zor olmuş olmalı.”

Çok kısa bir süre göz ucuyla bana bakıyor. Ardından yumuşak bir ses tonuyla konuşuyor. Kızgınlığını unutmuş gibi. Bana sanırım uzun süre kızgın kalamıyor.

“Uyumadım. Uyumak aklıma bile gelmedi. Suçluluk duymakla fazla meşguldüm. Ve endişelenmekle… O meyve suyunu ben almıştım ve onu içmene ben neden olmuştum. Doktor durumun riskli olduğunu söylediğinde kendimi çok kötü hissettim. Sana bir şey olsaydı bunu atlatamazdım. Şimdi iyi misin? Eğer bir şey olursa hemen söyle. Geçen seferki gibi lafı dolandırma, tamam mı? Böyle bir şeyin sorumluluğunu taşıyabileceğimi sanmıyorum.”

Başımı eğiyorum. Hastaneye gitmek istemiyorum. Ne kadar kötü durumda olursam olayım sana bunu söylemeyeceğim JaeMin. Kötü olsam bile sen bilmeyeceksin. Katilini kurtarmaya çalışan bir kurban fazla ironik. Bundan hoşlanmıyorum.

“Yorgun olmalısın. Benim yüzümden… Üzgünüm…”

Eğdiğim başımı kaldırmıyorum. Ne yola ne JaeMin’e bakıyorum. Gözlerimi avuçlarıma dikiyorum. Ellerimin kanla kaplı olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Yüzümdeki gülümsemenin yok oluşunu hissediyorum. Engel olamıyorum ifadesizleşen yüzüme.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin