YY-53. Bölüm

205 8 15
                                    

Okullar açılmadan önce yayınlanan son Yarın Yok! bölümüyle karşınızdayım. Okulların açılması periyodu bozmayacak endişelenmeyin.

Bölüm şarkımız EXO'dan geliyor. Klibini fan sitesi oluşturmuş olsa bile şarkıya tam uymuş bu yüzden çok sevdim. şarkının sözleri de gerçekten güzel. Dinlemenizi ve altyazıyı incelemenizi tavsiye ederim. Ama benimki yalnızca bir tavsiye... Seçim size kalmış. Bu arada neredeyse unutuyordum. Şarkımızın adı 'Moonlight'.

Bana yorumlarınızı, tahminlerinizi, önerilerinizi, sevdiğiniz ya da sevmediğiniz şeyleri ulaştırırsanız çok mutlu olurum. Seviliyorsunuz.

“Neyin var?”

JaeMin’in yönelttiği soruyla daha da fazla tedirgin hissediyorum kendimi. Sakinleşemiyorum bir türlü. Nasıl? Nasıl kaçabilirim? Aynadaki yansımama bakıyorum. Yoğun makyaj tabakasına… Duş almadan önce temizlediğim makyajın altındaki yüz beliriyor gözlerimin önünde. Hayır. O yüzü görmelerine izin veremem. Ne yapmalıyım?

Tedirginliğim arttıkça soluk alıp verişim düzensizleşiyor. Göğsümdeki acı daha da keskinleşiyor ve düşünmeme engel oluyor. Bu durumdan nasıl kurtulacağımı düşünmem gerekirken acıdan başka bir şeye konsantre olmakta zorlanıyorum. Bakışlarımı endişeli ve meraklı gözlerle beni izleyen JaeMin’e çeviriyorum. Sorusu aklıma geliyor. Ne söylemeliyim? Ne yapmalıyım? Ona bir cevap vermem gerektiğini düşünerek ağzımı açıyorum. Ama ne söylemem gerektiğine dair en küçük bir fikrim bile yok.

“Hi… Hiç… Bir şeyim yok.”

JaeMin’in bakışları inanmadığını açıkça gösteriyor. Bana yaklaşmaya kalkınca bakışlarımı yere indirip birkaç adım geriliyorum. Yaklaşma bana. Lütfen… Bu durumda beynimi kullanmaya ihtiyacım varken yaklaşma. Beni düşünemez hale getirme. Yeni sorular sorma. Kaçmama izin ver.

Hissettiğim stres git gide daha da büyüyor. Midemdeki bulantılar hissettiğim baskının yoğunluğunu daha da net olarak gösteriyor. O bulantıların da bana yardımı olduğu söylenemez. Her şeyle tek başıma başa çıkmakta zorlanıyorum. Bu yük bana fazla geliyor.

Ne? Bekle… Bu ben değilim. Gülüyorum. Ben kimseden yardım istemem. Ben kimseye bel bağlayamam. Ben kendi başıma ayakta durabilecek kadar güçlü olduğumu herkese göstermeye çalışmıyor muydum? Kimseye ihtiyacım olmadığını savunmuyor muydum? O halde bu düşünceler de ne? Nasıl bu kadar fazla değişebildim?

JaeMin önümde duruyor. Biraz eğilerek yüzüme bakmaya çalışıyor. Kendime dair şaşkınlığım, üzerimde hissettiğim baskı, acılarım, bacaklarımın güçsüzlüğü… Yüzümdeki ifadeyi bu durumda kontrol edebildiğimden emin olamıyorum.

“Gerçekten iyi olduğuna emin misin? Bir şey mi oldu? Stresli misin? Röportaj yüzünden mi? MiRyeon-ssi…”

Midemi daha fazla bastıramayacağımı hissediyorum. Bu bulantının kaçmama yardımı olabileceği aklıma geliyor. JaeMin’in sesi de dikkatimi toplamama engel olurken bulantım kontrolden çıkıyor. Gözlerimi yumarak derin nefesler almaya çalışıyorum. Çok yakınımda olan JaeMin’in kokusu ciğerlerimi dolduruyor. Bu kokunun baş döndürücü etkisini özleyeceğim. Rahatlatıcılığını da…

“Sanırım… Ben lavaboya gitmeliyim.”

JaeMin’den biraz uzaklaşıp makyözlerden birine çeviriyorum bakışlarımı. Kısa sarı saçlarını kulağının arkasına iterken arkamda bir noktaya bakıyor. Neye baktığını görmek için başımı çeviriyorum. Jangnan’ın menajeri olduğunu tahmin ettiğim adamı görüyorum. Derin bir soluk bırakıp bakışlarını bana yönlendiriyor.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin