YY-66. Bölüm

159 6 0
                                    

Yenny 'Smile' ile bizlerle. Bölümü okurken umarım eğlenirsiniz ve seversiniz. 65 bölüm boyunca benimle olan sizlere gerçekten minnettarım. Lütfen bana yorumlarınızla varlığınızı hissettirin. Sizleri seviyorum.

Bir saatin dolduğunu isyanlarıyla anlatan telefonumun sesiyle isyan eden göz kapaklarımı aralamaya çalışıyorum. Tahta zeminde oturur pozisyona geçip geriniyorum. Kollarını belime dolamış, hala uyumakta olan YongIn’e baktığımda kaşlarını çatarak mızmızlanıyor.

“Bu kimin telefonu böyle? Kapatın artık şu lanet telefonu.”

Kıkırdıyorum ve alarmı durduruyorum. Ardından YongIn’in belime doladığı kollarını gevşetmeye çalışıyorum. YongIn’in kıkırdamalarını duymamla onun da tamamen uyandığını anlamam bir oluyor. Kendini ele verdikten sonra kollarını daha da sıkı bir şekilde bana sarıyor. Ve seri hareketlerle beni altına çekiyor.

“Günaydın güzellik. Sana aşk acını unutturmamı ister misin?”

Yüzüne çapkın bir gülümseme yayılırken yarı açık gözleri beni süzüyor. Onunla çocuk gibi oyun oynamak hep hoşuma gitmiş olsa da bugün MiRae’mi daha çok hatırlatıyor. MiRae’mle oynadığımız oyunları hatırlıyorum. Onunlayken ne kadar eğlendiğimi…

“Unutmak istemiyorum…”

YongIn mırıldanışımla üzerimden kalkıyor. Yavaşça ayağa kalkıp elini bana uzatıyor. Elini sıkı bir şekilde tutup beni ayağa kaldırmasına izin veriyorum. Ayağa kalktığımda elimi bırakıp omzumu sıkıyor. Bunu yanımda olduğunu hissettirmek için yaptığını anlayabiliyorum.

“Acıktım. Kahvaltı yapalım mı? Hem bana borçlusun, seninle bu erken saatte dans etmeye geldiğim için. Ah… Bu dans beni çok yordu. Sen ısmarlıyorsun. Yoksa menajerine çalıştığın dansın ne kadar yorucu olduğunu söylerim.”

“Çok isterdim ama gitmem gerekiyor. Bir sabah programına katılmam gerek.”

Gözlerini açıp bana bakıyor. Şaşırdığını anlayabiliyorum. Bence de şaşırmakta hakkı var. Çünkü zaten sabah programı değil. Yalnızca yan rolde olduğum bir dizinin çekimi…

Başrol olsaydım çok daha kötü olacağını düşünmekten kendimi alamıyorum. Yaklaşık iki hafta ara verdim ve çekimler çok aksamış olurdu. Neyse ki bu kadar önemli bir rolüm yok.

Buna sevineceğimi hiç düşünmezdim. Aklımdaki düşüncelerle tekrar kıkırdıyorum ve YongIn’in kıkırdamalarım nedeniyle daha da fazla şüphesini çekiyorum. Şüphesini ele veren bir tonla mızmızlanarak konuşuyor.

“Hangi programmış o? Hadi ama o programlara çok sık idoller davet edilmez. Yalan söyleme. Birlikte kahvaltı yapalım.”

“Doğruyu söylüyorum. Sabah programına uymalıyım. Yoksa ChoJin Hyung bana programı bırakıp kendisi dinlendiğine pişman olur ve yarınki randevumu mahveder. Sabah programında dans çalışmasından sonra dizi setine gitmem gerektiği yazıyordu. Zaten kahvaltı yapacak vaktim olsaydı biraz daha uyurdum. Bir hafta sonra programım daha normal bir hale gelecektir o zaman söz veriyorum sana güzel bir kahvaltı ısmarlayacağım.”

Kapıya doğru gidiyorum. Ve kilidi açıyorum. Bu arada YongIn’in arkamdan seslenmesiyle ona bakıyorum.

“Lee JaeMin… Bu akşam birlikte fotoğraf çekimimiz var. Şu yeni markanın modelleri olarak… İki kutu tavuk istiyorum. Sakın unutma. Yanında tavuklarla gelmezsen menajerin ‘unutmak istemediklerini’ de öğrenir.”

Bana gülümseyerek bakıyor. Ben de ona gülümsüyorum. Beni tehdit etmekten zevk alır gibi bir hali var ancak ciddi olmadığını ona bakarak anlayabiliyorum.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin