YY-22. Bölüm

482 17 14
                                    

Sınavlarım nedeniyle iki hafta boyunca Yarın Yok! için yayınlanan son bölüm olacak bu. 20 Nisan Pazar günü tekrar periyodik yayınlarımıza devam edeceğiz. Uzun bir süre bölüm gelmeyeceği için biraz uzun bir bölüm yazdım. (Gerçekte nedenim bu değil. Yalnızca aklımdakiler biraz uzun oldu o kadar. Hiç alakası yok araya girecek zamanla, aramızda kalsın.)

Bir önceki bölümde hatırlayacağınız üzere birinci kelebek günü(3 Şubat) sona ermişti. İkinci kelebek gününe geçeceğiz bu bölümde ama öncesinde hala 3 Şubatın yaşandığı bir yere gideceğiz hep birlikte. New York'u biraz ziyaret edelim, değil mi? Hep Seoul, Seoul... Nereye kadar?

'Abeoji' Korece baba demek.

Bölüm şarkımız Super Jonior'ın sevgili üçlemesinden geliyor. KRY dediğimde bir çok Elf onları tanır aslında ama açıkça bilmeyenler için de yazalım isimlerini. KyuHyun, RyeoWook ve YeSung bu bölümde bizlere söz veriyorlar. Tamam çok soğuk bir espiri oldu. Espiri yapmakta berbat olduğumu biliyorum. Taşlamayın hemen. Hem sınavlardan önce beynim sulanmış da olabilir normal karşılayın lütfen. Şarkımız 'Promise You'. Mesaj olarak link'i aşağıya atıyorum. Beni sevindirmek için tıklayın. Tıklamayıp mesajınızda tıkladığınızı söyleseniz de sevinirim. hatta yalnızca mesaj olarak 'ben tıklamadım hahaha...' yazsanız bile mutluluktan göz yaşı dökebilirim. Öyle de anormalim işte. 

Bulunduğum gökdelenin camından dışarıya bakmayı bırakıp ofisimdeki masamın başına geçiyorum. Telefonumu fırlatırcasına masama bırakıp arama motorumu açıyorum. Aramam gereken iki şey var. İlkini yazmaya koyuluyorum.

‘HangDong Hastanesi’

Çıkan sonuçların içinden hastanenin resmi sayfasını bulup hemen tıklıyorum. Hastaneyi biraz incelediğimde sıradan bir bölge hastanesinden fazlası olmadığını anlamış oluyorum. İletişim bilgilerine geçip vermiş oldukları iki telefon numarasını da telefonuma kaydediyorum. Ardından numaralardan birini arıyorum.

Sekreter… Uzun uğraşlardan sonra başhekimliğe ulaşma çabalarım boşa gidiyor. Zaman farkı… Güney Kore’de gece yarısı geçmiş. Sabah tekrar aramamı isteyen sekreterler ve hiçbir bilgi alamadığım birkaç hemşireyle görüşebiliyorum yalnızca. Ama Ryeon’un hastaneye yatırılış nedeninin yalnızca alerji olduğunu öğrenmek biraz da olsa rahatlamamı sağlıyor.

Telefonumu bırakıp tekrar bilgisayarımla baş başa kalıyorum. Ve arama motoruma soracağım ikinci soru…

‘Lee JaeMin’

Beklemediğim kadar çok kaynakla karşılaşıyorum. Birçok derginin sitesi, videolar, fotoğraflar… Adını hiç duymadığım ama birçok kişinin adını sıkça duyduğu ve söylediği biriyle muhatabım anlaşılan. Röportajları, videoları tek tek açıyorum.

Ryeon’un aşığının Güney Kore’de ünlü bir müzik grubunun maknae’si olduğunu öğreniyorum. Oldukça ünlü ve başarılılar. İnkar edemem ama kabul edebileceğim biri de değil. Çok daha kolay pes edecek biri olduğunu düşündürüyor onu tanımak bana. Düşündüğümden çok daha basit biri… Ryeon’un sevebileceği son erkek… Ryeon’umun sevgisini hak edebilecek en son erkek…

Saate bakıyorum. Bir saatten daha uzun süredir bu genç adamı incelediğimi fark ediyorum sonunda. Son bir video izlemeye karar veriyorum ve bir konser görüntüsü açıyorum. Hoş bir sesle söylemeye başlıyor şarkıyı… Güzel bir şarkı… Anlamlı…

Şarkı sonlanıyor ve çığlıklar duyulur oluyor. Bu kızların başka işi mi yok? Neden çığlık atarlar ki? İngilizce olarak konuşmaya başlayışı dikkatimi çekiyor. Sözleri… Bir itiraf… Gülümsememe engel olamıyorum. Böyle bir erkek mi benim Ryeon’umu sevdiğini söylüyor? Her gördüğüne aşık olan bir pislik mi? Videoda gördüğüm yüzle bir anda boğazım kuruyor. Videoyu durduruyorum. Üç yıldır bir kez bile göremediğim o güzel yüze özlemle bakıyorum. Benim Ryeon’uma böyle mi itiraf etmiş yani… Böyle bir itirafla onu tavlayamaz ki… Dudaklarımın kenarı yukarı doğru biraz daha kıvrılıyor.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin