YY-97. Bölüm

115 4 1
                                    

Uzun bir süre sonra ilk kez rötarsız olarak günceli yayınlayabiliyorum. Yihuuu... Bu çok mutlu etti beni inanın.

Bölüm şarkımız aslında Nell'den 'Empty' ancak Wattpad multimediyaya eklememe izin vermedi. Ben de link atacağım mesaj olarak şimdilik. İlerleyen günlerde sorun düzelirse multide de yerini alır şarkımız.

Bu arada çok az bölüm kaldı ve çok heyecanlı bir durum bu bence.... Siz de heyecanlanıyor musunuz bilmiyorum ama ben gerçekten heyecanlanıyorum biteceğini düşündükçe.

Aileme itiraf edeli ve neredeyse hastaneye yerleşeli ne kadar oluyor. Bunu bile hatırlayamıyorum artık. Her gün hastanede açıyorum gözlerimi. Hastanenin rahatsız koltuklarında uyumaya bile alıştım. Hastanenin kokusuna alıştım, beyaz duvarlara alıştım, buradan işe gitmeye alıştım, kıyafetlerimle uyumaya alıştım. Alışamadığım tek şey hala o cam pencerenin arkasında uyuyan Ryeon.

Abeoji birçok doktor buldu tüm bu süreç boyunca, birçok doktor geldi ve onu muayene etti. Ama değişen hiçbir şey olmuyor. MiRyeon uyanmıyor. Her gün doktorlar ümidin kaybolduğunu söylüyorlar. Her gün artık çalışan aletleri durdurmak için, onun öldüğünü kabul etmemiz için bazı belgeleri imzalamamızı istiyorlar.

Her sabah gözlerimi açtığımda yaptığım gibi ayağa kalkıp cam bölmeye yaklaşıyorum. Yeni güne her sabah yaptığım gibi Ryeon'u izleyerek başlıyorum. Zayıflamış yüzünü izlemek suçluluğumu yüzüme vuruyor. Hiç kimse beni suçlu ilan etmemiş olsa bile, herkes beni affetmiş olsa bile bu çökmüş, zayıflamış yüz benim suçlu olduğumu söylüyor.

"MiRyeon'nie... Günaydın. Yine sabah oldu. Artık güneşin doğuşunu sevmiyor musun? Artık sabahları sevmiyor musun? Merak ediyorum. Yalnızca meraktan soruyorum."

Gülümsüyorum buruk bir şekilde camın arkasındaki solgun yüze bakarak. Onun bir tepki vermesini bekliyorum. Ama vermiyor. Her sabah olduğu gibi bu sabah da bekleyişlerim boşa çıkıyor. Ben devam ediyorum sonunda beklemekten vazgeçip.

"Ben artık sabahları sevmiyorum. Ben artık yarınları sevmiyorum. Sen de merak ediyor musun benim neden sevmediğimi? Merak etmesen de söyleyeceğim gerçi."

Kıkırdıyorum. Gözlerim doluyor kıkırdayışıma inat. Alışamadığım gerçeğe rağmen iyi görünmeye çalışıyorum MiRyeon'un karşısında. Daha önce zayıf davrandığımda incinen mom için güçlü olmak için elimden geleni yapıyorum. Her gün biraz daha fazla buzlaşıyorum insanlara karşı. Bir tek bu hastane koridorunda bu camın önünde çözülüyor buzdan duvarlarım. Bir tek MiRyeon'un karşısında sıcacık bir ses ile konuşabiliyorum. Belki sıcak sesim onu çeker umudunu koruyorum. O benim onu sevmemi istiyordu. Onu sevdiğimi hissederse uyanır diye düşünmekten vazgeçemiyorum. Uyanmalısın MiRyeon. Mom için, abeoji için uyanmalısın. Benden artık nefret ediyor olsan da uyanmalısın.

"Yarınlardan, yeni bir güne her uyanıştan nefret ediyorum. Çünkü yine o hiçbir şeyden anlamayan doktorlar birkaç belge getirip imzalamamı isteyecekler. Benden alamayınca mom'ı, abeoji'yi rahatsız edecekler. Onları da üzecekler. O lanet kağıtları önümüze getirmekten sence ne zaman vazgeçerler Ryeon'nie?

Uyandığım her günden nefret ediyorum benim tatlı Ryeon'um. Tüm yaşadıklarımızın bir kabus olmadığını anlayarak uyandığım her günden nefret ediyorum. Senin uyanmadığın her yeni güne uyanışımdan nefret ediyorum. Bu yüzden artık uyanmalısın. Ayrıca seni bu kadar zayıf görmekten de nefret ediyorum. Uyan ve yine obur prenses ol Ryeon-ah."

Alnımı serin cama yaslıyorum. Nefesimin etkisiyle cam buğulanıyor. MiRyeon'un görüntüsü buğunun arkasında kalınca korkuyorum. Başımı camdan ayırıp elimle camdaki buğuyu silmeye çalışıyorum. Sanki bir sisin arkasında gibi görünmesi beni korkutuyor. Hayır. Böyle olmasını istemiyorum. Ellerimle buğuyu silmeye çalışırken çok başarılı olamıyorum. Bunda titreyen elerimin de etkisi var. Gözlerimden yaşlar akıyor. Bir yandan da konuşmaya devam ediyorum.

Yarın Yok! (내일이 없어!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin