İyi okumalar...
23. Mart
Üniversite zamanlarında anlarsın,omuzuna yüklenen yükleri, onları nasıl taşıyacağını...
ya o omuzlar dik durur yada çöker.'Taşıyabiliyor olman, yükünün ağır olmadığı anlamına gelmez. Herkesin yolu da yükü de başka,onu kimsenin küçümsemesine, değersizleştirmesine izin verme. Başardıklarını çok kıymetli, hiç bir şey kolay olmadı. Güçlü olduğun için oldu. Özellikle dışarıdan görünmeyen, içinde başardıkların.'
Telefona öylece dalmış, bir blogerın yazdığı metni okuyordum. İçimdekileri şuan kelimelere dökseydim, bende aynı şeyleri yazardım. Bugünlere kolay gelmedim, hemen pes etmek, bana yakışmazdı. Belkide bu yüzden bir gündür eski Nurveti oynuyordum.
Bekarlığa veda gecemde Pamirin kollarında sızmıştım. Sabah yine göğsünde uyanmış ve kahvaltıya inmiştim. Benden sonra gelen Pamir değişip duran duygu bozukluğuma ses etmeyerek normal karşılamıştı. O gün sıradan ilerlemiş, Pamir işe gittikten sonra kızlarla salonda oturup geceye dair dedikodu yapmıştık, Simanın televizyonda çıkan magazin haberlerine aile ses etmemiş, Sima gülüp geçmişti.
Kuzenlerinin eve gönderdiği çiçekler ve çikolatalar salon masasını doldurmuş, herkesi şaşkınlığa uğratmıştı. En başta da beni, kazançlı çıkan ise Lari ve Simanın mideleri olmuştu.
Büyük Gümüşay, çiçeklerin sebebini sorduğunda Sima, masadaki sesimi taklit ederek cevap vermişti.
"Artık sizde benim ailemsiniz, tabiki yanımda olacaksınız."diyerek beni yerin dibine sokmuştu.
Tabi bu cümleyi anlamayan aile üyeleri, Sima olayı anlatarak onları aydınlatmasıyla sonuçlanmıştı. Her birinin gözünde kademe atlamıştım, biri hariç Arzu Hanım saygısını belli etmişti.
Odama gelerek bana teşekkür etmiş, herşeye rağmen onları ailem saymama minnettar kalmıştı. Geçen bir günde maskemi düşürmemiş, rolüme devam etmiştim. Pamire bile iyi davranmış,onu şaşırtmıştım. Akşam yine bana sarılarak uyumuştu. Sabah uyandığımda yanımda yoktu, kahvaltıda konuşulana göre şirkete olan bir toplantısına gitmişti.
Bu durum Büyük Gümüşayı sinirlendirmişti. Akşam gerçekleşecek olan kına gecesi için bizim yanımızda durması gerekirken, şirkete gitmesi Büyük Gümüşayın masada rüzgarlar estirmesine neden olmuştu.
Arzu Hanım olayı toplamaya çalışsa da, annemde bunun hoş olmadığını savunmuştu. Kendisini yanımızda tuttuğum için oteldeki dedemler ve üvey babam onu sıkıştırıyordu. Annemin benden rica ettiği, Pamirin dedemleri gidip görmesini duymamazlıktan geldim.
Buda ortalığın alev almasını sağladı. Dedemin, Büyük Gümüşayı arayarak misafirperver olmadıklarından tutun, askerlik arkadaşını yoksaydığına dair milyon tane konuşma geçti.
Her söyleneni normal bir durummuş gibi karşılayarak savuşturdum. Benim beynim durmaz bir kargaşada iken kimsenin egosunu tatmin edemez ve olmayan akrabalık bağlarıyla uğraşamazdım.
Masadaki kavga Büyük Gümüşayın evden çıkmasıyla sonlanmış, herkes kendi odasına geçmişti. Tabi bu kavgayı zerre umursamayan ben ve Lari salona geçmiş, karşılıklı kahve içerek sohpet etmiştik.
Yanıma oturan ve kolunu omuzuma atan, adamla telefona öylece bakmayı kestim.
"Neden telefona bakıyordun?"dedi
Ekran uzun süreden sonra kapanmış, öylece elimde tutar olmuştum.
"Gözüme kirpiğim kaçmıştı, ondan baktım"dedim telefonu ayna gibi kullandığımı kastederek, başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siz Bana Aitsiniz +18
Teen Fiction[ Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır!! ] "Onu öğrendiğim gün hayatım değişti. Ondan bir oğlum oldu. Beni bir çocuğun babası yaptı ve şimdide eşi oldum. Bu güzel kadını sevmemek mümkün mü?" Genç adam, duyduğu sözlerle mutlu oldu fakat içini kaplayan...