17. Bölüm

9.1K 493 39
                                    

İyi okumalar...

3. Nisan

Aldatılmak.

Soyut bir kelime. Sadece içten hissedilen ve ruhsal olarak darbe yediğimiz bir kelime. Peki aldatmak sadece bir eylemle mi oluyordu? Yani bir erkeğin başka bir kızla görünmesi mi sadece aldatmaya giriyordu. O zaman biriyle birlikte olmadan sadece beyinde başka birini düşünerek gerçekleşen eylem aldatmak değil miydi?

'Senin için ikiside aldatmak değil mi?Nurvet'dedi uzun zamandır içimde konuşmayan o ses. Yıllar önce kaybolan iç sesim bugün tekrar mı ortaya çıktı.
' İçinde boğulduğun karmaşadan seni toparlamak için geldim.'

Onun iki gün önce karşıma çıkmasıyla bir ilgisi yok o zaman, ayaklarımda derman kalmasa da koşmaya devam ettim.

'Kendini hırpalamak sadece bedenini yorar, beyninde ki kaosu çözmez'dedi o ukala sesi, senin bilmem ama beden yorgunluğu uykumu getirecek ve ben uyuduğumda düşünmem.
'Kendinden kaçabilirsin, peki Pamirden nasıl kaçacaksın?'

O ayrı konuydu. Paris'te katıldığımız davette onu görmem beni inanılmaz bir şoka sokmuştu. En olmadık ve en beklenmedik yerde sesini duymak dahi, ellerimin buz kesmesine neden olmuştu. Korkmuştum. Fakat ondan değil, unutmak için çabaladığım Nurvetin onu hatırlayarak geri dönmesinden, ama görünen o ki eski Nurvet sadece iç sesimi ortaya çıkardı.

Pamir beni arabaya bindirip "Anlatmaya başlasan iyi olur Nurvet"dediğinde sonumun geldiğini düşünmüştüm. Daha ben ağzımı açamadan telefonu çaldığında cevaplamıştı. Arayan Elisaydı ve Mert'in çok ağladığı haberini veriyordu. Pamir o zaman konuşmayı ertelemek zorunda kalmıştı. Otele gidip Elisaya binlerce teşekkür etmiştim, kızcağız durumu anlamadığından sadece gerekeni yaptığını söylese de Pamirin elinden kurtulmuştum. Tabi Mertle ilgilenirken Pamirin telefonu tekrar çalmış ve şirketinde büyük bir sorun olduğunu öğrenmişti.

O gece apar topar yola çıkıp İstanbul'a dönmüştük, bizi beklemeyen aile fertleri büyük bir şaşkınlık yaşasa da durumu anlattığımızda rahatlamıştılar,Arzu Hanımın gözlerinde gördüğüm korku, tartışmış olduğumuza inandığı için vardı.

Dün gece Pamir eve gelmemiş şirkette kalmıştı. Bu duruma sevindiğim kadar üzülmüştüm de, sonuçta bana kendimi toparlamam için zaman tanısa da, bana baktığı soğuk kehribarları ve mesafeli konuşması durduk yere beni üzüyordu.

Arkamdan beni takip etmekte olan iki korumanın ayak seslerini duymaya devam ettiğimde gözlerimi devirdim. Dün gecenin stresi beni uyutmamış sabah erkenden koşuya çıkmıştım. Tabi Pamirin evinde koşu yapacak kadar salak olmadığımdan Belgrad ormanına gelmiştim.

Evden çıkmadan yoluma çıkan Akif dışarı çıkmamın yasak olduğunu söylediğinde,sinirlenmiş ve engelleye biliyorsa beni engellemesini söylemiştim. O da bana bu sözlerimin Pamir'e iletileceğini söyleyerek yolumdan çekilmişti. Tabi bir gafletle söylediğin, 'Pamir karşıma çıksında alsın boyunun ölçüsünü' sözünü es geçme bence.

Ben o an ne dediğimi biliyor muydum ki? Acaba karşıma çıkarsa ne yapacaktım. Büyük ihtimal sessiz sedasız topuklardım. Derin bir nefes alıp durdum. Gerçekten çok yorulmuştum. Yan tarafta bulunan eski ağaç kütüğüne oturup elimdeki mataradan biraz su içtim. İçtiğim sudan ne bir tad alıyordum, ne de bir serinlik.

Koluma taktılı telefonun, kulağıma bağlı müziğini kapatarak biraz olsun ormanın sesini dinledim. Ardımdan beni takip eden korumalar biraz uzağımda soluklanıyordu. Bir koruma ayağa kalkarak telefonuyla konuştuğunda bakışları oturduğum yere dönmüştü. Büyük bir ihtimal Pamir'e benimle ilgili rapor veriyordu.

Siz Bana Aitsiniz +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin