50. Bölüm

4.9K 355 31
                                    

İyi okumalar...

12.Haziran

Kızlar derdini anlatmasından çok, onu anlayacak birini hayatında ister.
Her seferinde size en iyi arkadaşınızı, okulda bulacağınızı söylerler, peki hangi arkadaşımıza ne kadar güvenebilirdik? Dahası hangi arkadaşımız bizim için en iyi arkadaştı? İlkokul? Ortaokul? Lise? Üniversite? Her gittiğimiz yerden farklı arkadaşlar edinirken, hangisi daha iyi?
Benim bir zamanlar Nilsuydu. Üniversitede en yakın olduğum, sabah akşam her halimi gören, aynı tabaktan, aynı kaşıktan yemek yediğim en iyi arkadaşım. Dört yıllımın tümünü onunla geçirdiğim, hayatımın belli bölümünün tümünü bilen, kardeşim diyebileceğim biriydi. Aldatılığımı öğrenip Amerika'ya gittiğimde, onu gerimde sadece bir mektupla bırakmak bana ağır gelmişti.

Şimdi düşünüyorumda, o gece neden Nilsuyu uyandırıp ona aldattıldığımı anlatmadım? Neden onun omuzunda ağlamak varken, yurdun soğuk bankında tek başıma ağladım. Sanırım içimde hep beni savunmayacağı şüphesi vardı. Onun tarafını tutarak benimle tartışacağını düşünmüşümdür. Ama şimdi olanları duyunca Nilsunun onu mahvedecek kadar ileri gittini bilmek beni şaşırtıyordu. Belkide vicdan azabından ona saldırmıştır. İnsan kendini suçlamak yerine karşısındakine saldırmayı kendinde hak görür. Sonuçta iddaya girerek bir nevi oda sana ihanet etmişti Nur.
Evet bu doğru. Ama Nilsunun bana attığı mailleri görmeseydim, iddaya girdilerini de bilmeyecektim.

Sıkıntıyla aldığım nefesi sertçe burnumdan verirken, direksiyonu sağa çevirdim.

Buluşma teklifini kabul etmekle hata mı yapıyorum? Nilsunun neler bildiğini merak ediyorsun. Merakım sonunda beni istemediğim konullarla yüzleştirecekti.

Dikiz aynasından bakarak ardımdan gelen koruma arabasına göz devirdim. Pamir'in korumalarını nasıl atlatacaktım?
Arabada yankılanan müzik sesini biraz kıstım.

İstanbul'a dün akşam gelmiştik ve ben bugün Nilsu ile buluşacaktım.Herhalde Pamir nerde olduğumu öğrendiğinde çıldırtacaktı.

Arabada yankılanan "istenilen konuma vardınız "sesiyle frene basarak durdum. Yan koltukta olan çantamı ve güneş gözlüğümü alırken tutacakta ki telefonumu alarak açılan kapıdan dışarı çıktım. Erdem ve üç koruma önümde dururken kapımı açan koruma arabaya binerek park yeri bulmaya çalıştı.

Büyük bir yapıya gelmiştik. Üç gökdelenin ortasında birleşen büyük bir alışveriş merkezi varken, gökdelenlerin biri iş yerlerini kapsarken diğer ikisi rezidanstı.

Dönme dolaptan geçerek içeri girdiğimizde güvenlikler üstümüzü aradı. Erdem onlarla ne konuşmuştu bilmiyorum ama silahla girmelerine izin verilmişti.
Etraf o kadar kalabalıktı ki; gençler, turistler ve gezmeye çıkmış ailelerle doluydu.

"Alışveriş mi yapacaksın Yenge?"diye soran Erdem'e döndüm.

"Evet, etrafta dolanacağım" diyerek ilerlemeye başladım. Ardımdan geldiklerini, hatta Erdem'in tam arkamda olduğunu hissediyordum.

Sakin adımlar atarak önce çocuk mağazasına girdim. Gözüme hitap eden bir kaç erkek kıyafetini alarak, kadın mağazasına girdim. Kendime ve Simanın hoşuna gidecek parçaları alarak gezmeye devam ettim. Üst katlara çıktığımızda bahsettiği mağazayı görmüştüm. Ellerinde bir çok poşet taşıyan korumalar bana yetişmeye çalışırken, Erdem temkinli şekilde etrafına bakıyordu. Oldukça büyük mağazanın önüne geldiğimde onlara döndüm.

"Siz içeri girmeyin. Burada bekleyin işimi halledip geleceğim"dediğimde Erdem bir adım öne çıktı.

"Olmaz Yenge senin yanında kalmamız gerekiyor" dediğinde kaşlarımı çattım.

Siz Bana Aitsiniz +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin