36. Bölüm

6.2K 457 38
                                    

İyi okumalar...

' Biliyorum  ki düşmek değildir insanları üzen... Elinden tutar gibi yapıp, aslında itenlerdir insanı hayata küstüren.'

Gurbette olmak içinize hasret duygusunu doldurur. En büyüğü özlem.
Zamansız ve ansızın içinize dolarak, gözlerinizin bir an için sulanmasını sağlar. Bazen mutluluktan bazen hüzünden ama bir parçada olsa o gözler yaşlarla parlar...
'Memleket başkadır, doğduğunuz yer sizin parçanızdır' laflarını ne kadar çok duymuşuzdur. Görünmez bir sarmal omurga kemiğinize sarılarak, sizi doğduğunuz toprağa çiviler, nereye giderseniz gidin hep bir parçanız oraya aittir.

Gurbette yaşamak yada bir diğer deyişle gavur şehrinde yaşamak beni hiç üzmedi. Herkesin çektiği memleket hasretini bir gün olsun çekmedim. O görünmez sarmal bana bağlanamadan koptu. Sorun şu ki memleketim Mardin çok güzel, insanın içinde Mezopotamyayı hissettiren bir şehir fakat benim sorunum şehirle değil. Şehirde yaşayan sözde kökenlerim olan ailem, insan ailesinden bıktıkça yaşadığı şehirden de bıkıyordu. Belkide bu yüzden gençler ilk fırsatta yaşadıkları şehri terk etmek istiyor?

Mardin güzeldir, insanları güzel ve samimidir. Ama benim ailem bunca iyiliğin ve samimiyetin arasında kötü kaldı. Kendi çıkarları, kendi keyifleri için bizi harcadılar, en başta annemi sonra beni, şimdide kardeşim Kaderi.

Jet inişe geçerken, pencereden görünen Mardin manzarasını izliyordum. Memleketim diye hasret gidereceğim bir duygu bile oluşmadı. Yıllar sonraki gelişim bir kaç ay önce bir nişan içindi. Şimdi annemin ve benim hakkımı savunabilmek ve yapılanlara karşılık vermek için geldim.

"Nurvet Hanım, sizi bekliyoruz"diyen avukatla, pencereden bakışlarım ona döndü. Jet durmuş, kapı açılmıştı. Korumalar çoktan inerek, arabalara yerleşmiş bizi bekliyordu. Arzu Hanım endişeli bir şekilde bana bakıyor bir yandan kucağında tuttuğu Mertin sırtını sıvazlıyordu.

Hostesler çıkmamız için kapıda beklemiş, tüm gözler oturan bana dönmüştü. Boğazımı temizleyerek oturduğum yerden kalkarak, elimle kapıyı gösterdim.

"Gidelim ve gerekeni yapalım"dedim.

Önden avukat çıktığında, Arzu Hanım yanımda durarak benimle ilerledi.

"Nurvet, iyi misin? Bir kaç kere seslendim, cevap vermedin?"dedi sesini kısık tutarak, kapıdan önce ben çıktığımda hemen ardımdan geliyordu.

"İyiyim, sadece içimdeki öfkeyi dindirmeye çalıyorum"

Merdivenleri inerek kapısı açık arabanın arkasına bindik. Önümüzde ve arkamızda iki koruma aracı bulunarak bize eşlik ediyordu. Şoförün koltuğuna oturan Erdemle araba hareket etti. Yanında bulunan avukat, telefondan görüşmeler yaparken Erdem dikiz aynasından bana kısa bir bakış attı.

"Nurvet Hanım, Pamir abinin uçağı yarım saat önce inmiş ve size ulaşamamış, tek tek adamları aramaya başlamışlar. Ben" diyerek sustuğunda, aynadan ona bakıyordum.

"Sen "dedim devam etmesi için, derin bir nefes aldı.

"Ben az önce kendisiyle konuştum. Olayı üstünden anlatarak Mardin'e geldiğimizi söyledim. Kendisini bir an önce aramanızı istedi " diyerek sustuğunda arabada nedeni olmayan bir sessizlik başladı. Dakikalardır telefonda konuşan avukat bile susmuş, önüne bakmıştı. Arzu Hanımın bana yandan bakan bakışlarını hissediyor fakat dönüp bakmıyordum.

Evden aceleyle çıkmış, Erdeme ve korumalara olayı yüzeysel olarak anlatmış, hızla kendimizi havaalanına bulmuştuk. Avukat bizden önce gelerek uçağın yanında hazır bekliyordu. Pamir'e haber vermek istesem de, uçağının inmesine uzun süre olduğundan, arayamamış direk uçağa binip Mardin'e gelmiştik.
Anlaşılan Pamir benden önce davranarak beni aramıştı. Fakat uçakta olduğumdan ulaşamamıştı.

Siz Bana Aitsiniz +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin