İyi okumalar...
Kendimi doldurucu da hapsedilmiş gibi hissediyordum. Her yerim buz tutmuş titriyordum. Dudaklarımı kıpırdatamıyor, boğazımdaki kuruluk, çölde susuz kalmış gibi hissettiriyordu.
Dört yılımın yalan olduğunu, mutlu günlerimin sahtelikten ibaret olduğunu görüyordum.
Sesimi çıkarmadan sessizce merdivenleri indim. Vestiyere yaklaştığımda elimdeki anahtarı ses çıkarmadan üzerine bıraktım. Kapıyı aynı sessizlikte açıp kapattım. Arkamı döndüğümde taksinin hala beni beklediğini gördüm.
Taksiye ilerleyip arka koltuğa oturdum. Amca dikiz aynasından bana bakıp duruyordu.
"İyi misin kızım yüzün kireç gibi olmuş"dedi
"İyim Amca beni yurda geri götür lütfen"dedim. Sesimin titrememesi için elimden geleni yaptım, başarmıştım da soru sormadan yola koyuldu.
Bu saatten sonra ne yapacaktım. Nasıl devam edecektim. Asıl soru şuydu nasıl toparlanacaktım?
Hayatımda hiç kendimi bu kadar kötü hissetmedim. Yurdun önüne vardığımda taksi durdu. Cebimden çıkardığım, yüz lirayı amcaya uzatıp arabadan indim.
Taksi önümden geçip gittiğinde yurdun dış kapısını açıp bahçeye geçtim. Gecenin üçü olması dışında bir gariplik yoktu.
Soğuk rüzgarın vücudumu yalayıp geçmesini yok sayıyordum yada hissetmiyordum.Şimdi ne yapmalıyım?
Ağacın altında duran banklardan birine oturdum. Her zamanki gibi yalnızdım. Sadece bu seferlik atan kalbimin yara alması dışında...
Sessizliği dinledim. Bana güzel günleri vaad edecek adamın gidişini, beni hançerlemesini izledim. Yaprakların birbirine çarpışı, rüzgar esintisini dinledim.
Sonra bir hıçkırık sesi ardından tekrar..
Göz pınarlarımdan kaçıp kurtulan damlalar, yanaklarımdan boynuma indi. Yüzümdeki ıslaklığa darbe indiren rüzgar çenemin tittremesini, soğuktan titreyen ellerimin buz tutmasını sağladı.Elim boynumdaki ıslaklığa gittiğinde soğuk metali hissettim. Bugün bana ettiği evlilik teklifi geldi aklıma, geleceğini güzelleştirmemi isteyen adam benim geleceğimi mahvetti.
"Hey orman gözlü gidelim geç kalıyoruz."
"Neden zümrüt değilde orman gözlü?"
"Çünkü benim gözümde orman değerlidir. Doğanın varlığıdır, temizdir. Zümrüt ise değersiz, sadece dışı güzel ama içi boş olan bir taştır."
"Ben artık orman gözlüyüm o zaman"
Sen artık zümrüt gözlüsün..
Ellerimi boynuma uzatıp, kolyenin kilipsini açtım. Avucumun içindeki taşa öylece baktım.
Başımı kaldırıp, derince nefes aldım. Ciğerlerime ulaşan hava bana inat yapar gibi göğsümü yakıyordu.
Başımı yurda çevirip odamın penceresine baktım. Nilsu uyanmamıştı. Gözlerim iki kat üstte ki pencereye kaydığında bir an afalladım.
Burada daha fazla kalamazdım.
Şehrin her yerinde bir anımızın canlanmasına katlanamazdım.Aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Telefonu cebimden çıkarıp uzun zamandır aramadığım numarayı tuşladım.
Çalıyordu...
Çalıyor...
Kapandı.
Hayır. Hayır. Açması gerekiyordu.
Tekrar aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siz Bana Aitsiniz +18
Teen Fiction[ Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır!! ] "Onu öğrendiğim gün hayatım değişti. Ondan bir oğlum oldu. Beni bir çocuğun babası yaptı ve şimdide eşi oldum. Bu güzel kadını sevmemek mümkün mü?" Genç adam, duyduğu sözlerle mutlu oldu fakat içini kaplayan...