10. HaziranBilinmezliğin içinde kaybolan bir acı...
Bazen sevgi uğruna, bazen gurur uğruna..
Seven insan sevdiğini gururu için terk eder mi?
Sen eder misin Nur? Bilmem. Onu terk ettin? İhanet etti. Ama senin üstüne iddiaya da girdi? Terk ederim. Şirinde terk etti. Birbirinize benziyorsunuz. Severkende terk ediliyormuş...
Kalpteki kırgınlık, büyük dağları aşamamak gibi..Atın tüylerini fırçalarken, derin bir nefes aldım. Açık kahve tonlarındaki at, çok güzeldi. İnsanı kendine hayran bırakıyordu. Şirin onu güzel büyütmüştü. Evladı gibi bakmış..
Evladı olarak yetiştirdiği atı, sözü uğruna bana vermişti. Aslında onuda anlıyordum. Memeti çok seviyordu. Gerisinde onu bırakırken dönüşü olmasın diye atını feda etmişti. Sevgisi kadar değerli atını, acısının göstergesi yapmıştı. 'Bu işin geri dönüşü olmaz' dercesine, Gümüşaylara meydan okudu.
Senin baş kaldırışın, herkese örnek oldu..."Atı bu kadar seveceğini bilseydim. Sana kendi atımı verirdim?"diyen sesle arkama döndüm.
Siyah tişört ve siyah kont pantolonu ile Pamir karşımda duruyordu. Kumral saçları, açık kahve sakalları ve beni her zaman hipnoz eden kehribar gözleri, gözlerimi deliyordu.
"Emanete düzgün sahip çıkmak gerekir"dedim.
Yanıma adımlamaya başladığında elimdeki fırçayı yere atarak, atın ense saçlarından bir tutam okşadım. Yumuşacık olmuştu.
"Her emanete özenle mi bakarsın?"diye sordu.
Başımı salladım. "Tabiki, mesela arkadaşlarımdan aldığım kitaplara çok özen göstererek okur, aynı şekilde geri verirdim" sırtını okşadım. "Yada aldığım ödünç elbiseye bir zarar gelmemesine dikkat ederim. Yırtılması yada üstüne bir şey dökülmesi beni kötü hissettirir" başımı omuzuma yasladım. "Ya sen? Emanete dikkat eder misin?"
Güldü. "Arkadaşlarımdan aldığım kitaplar genelde ya buruşur yada kaybederdim. Elbiseye gelince, hiç birinin kıyafetini kullanmadım"dedi
"Emanete sahip çıkmayı bilmiyorsun"diyerek göz devirdim. Hiç sorumsuz birinede benzemiyordu.
"Bana öğretebilirsin"dediğinde kolunu omuzuma sararak, beni kendine çekti.
"Pamir yaralasın, ani hareketler yapma"
Elini başımın arkasına koyarak, dudaklarını alnıma bastırdı. "Hayatımdaki en değerli emanetler sen ve oğlumsun. Elimden geldiğince size sahip çıkıyorum. Çünkü Siz Bana Aitsiniz"
Konu sahiplenmek olduğunda Pamir'in üstüne kimseyi tanımazdım. Bana ait dedikten sonra ne olursa olsun ona aitti.
Kollarımı belinden geçirerek ona sarılırken, boynundan aldığım bal kokusu, beni rahatlatsa da yüzümü buruşturdum. Ben bal sevmezdim.
"Bal kokuyorsun"dedim hoşnutsuzça.
"Sende karanfil kokuyorsun"dedi aynı şekilde hoşnutsuzca.
Birbirimizin kokusunu sevmesekte, koklamaktan geri duramıyorduk.
Başımı geriye çekerek, gözlerine baktım.
"Pamir, sevdiğini gururun için terk eder miydin?"Vücudunun gerilmesini, kollarım arasındaki bedeninden anlarken, gözlerindeki şaşkınlığın arkasındaki çaresizlik benide şaşırmıştı.
Yutkundu."Terk etmezdim"dedi. Dudaklarım aralandı. "Çünkü gurur kendiyle birlikte acıyı doğurur. Gururunu önemseyerek acıyı kucaklarsın. Sevgi, kırgınlık taşır ama açtığı kırgınlığı da sarmayı başarır. Önemli olan içinde kin ve öfke gütmesin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siz Bana Aitsiniz +18
Teen Fiction[ Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır!! ] "Onu öğrendiğim gün hayatım değişti. Ondan bir oğlum oldu. Beni bir çocuğun babası yaptı ve şimdide eşi oldum. Bu güzel kadını sevmemek mümkün mü?" Genç adam, duyduğu sözlerle mutlu oldu fakat içini kaplayan...