60. Bölüm

5.3K 458 66
                                    

İyi okumalar millet...
Satır aralarını yorum yağmuruna tutalım...

17. Temmuz

Doğal taşın enerjiye iyi geldiğini söyleyen görümceme, büyük bir Artemis taşı hediye edesim geliyordu. Zira kendisi bileğime taktığı Strin taşı ile başarımın tavan yapacağını söylemiş ve Markamız için bunun önemli olduğunu vurgulamıştı.

Gözlerimi tavana kaldırarak iyi dileklerde bulundum. Rabbim herkese çatlak bir görümce nasip etsin.

Arkada çalan müziğe ayak uydurarak kendi kendime sallanırken. Arada gözlerimi yerde oyuncaklarıyla oynayan Mert'e değdiriyor sonrada önümdeki yemeğe odaklanıyordum.

Havanın bilmem kaç derece olması beni o kadar bunaltıyordu ki, üstümdeki askılı büstiyer ve mini şort dahi canımı sıkıyordu.
Evde bikini ile gez Nurcum...
Aslında gezerdim. Ama ev ahalisinin böyle bir şok dalgası geçirmesine gönlüm el vermiyordu.

Bakışlarımı duvarda bulunan büyük saate çevirdiğimde Pamir'in işini bitirmesine az kaldığı kanaatine vardım.

Annem ve Arzu Hanım dışarda hava almaya çıkmıştılar. Sima ise uyuyordu. Samet artık Hakkari'de kaldığından ev sakin ve sessizdi. Meryem abla ve Aysel'e bugünlük izin vererek yemeği benim yapacağımı söylemiştim. Merti oyuncakları ile oynamasına izin verirken bende et sote ve pilav yapıyordum. Çünkü Sima abisinin et soteyi çok sevdiğini ballandırarak söylemişti. Yemeğin yanına hazırladığım mezeleri ada tezgahın üstüne bırakırken tabak altlıklarını da yerleştirmiştim.

Dağınık topumuzumdan çıkan saçlar enseme çarparak beni huylanıyordu. Bileğimdeki minik Strin taşlarının etrafı törpülenmediğinden kaşıntımı tetikliyordu. Televizyondan yeni bir yabancı parça çalmaya başladığında tahta kaşıkla et soteyi karıştırıp mikron gibi yaparak bildiğim kısımları söylüyordum.

Witt Lowry - İnto Your Arms

Kendi kendime şarkıya eşlik ederek pilavın üstüne suyu ekledim ve tencerenin kapağını kapadım.
Mert'in garip sesler çıkararak eşlik etmesine ona gülerek öpücük attım.

Arkamı dönerek etin baharatlarını eklerken karnıma sarılan kollar ve boynuma konan öpücükle irkildim.

"Biliyorum eğer bizi mahvedersem biteceğiz, son, beni unutacaksın "diyerek şarkının bir cümlesini çevirerek kulağıma fısıldadı.
"Bizi mahvetmeyeceğim Mezopotamya Güneşi, çünkü artık sizsiz yaşamayı bilmiyorum"dediğinde burnunu boynuma sürttü. "Sevmediğim karanfil kokusunu dahi bana sevdirdin"

Hızla ocağın altını söndürerek kolları arasında döndüm. Yüzümüz karşı karşıya kaldığında tebessüm ettim. "Banada bal kokusunu sevdirecek gibisin" kollarımı boynuna doladım. "Bizde sana alıştık kehribar gözlü " başımı hafif yana eğdim. "Gözlerinin bende hipnoz etkisi yarattığını söylemiş miydim?"diyerek güldüm.

Oda güldüğünde eğilerek gülüşümden öpmeye başladı. Kollarımla onu kendime çektiğimde, belime daha sıkı sarıldı. Dudaklarımız birbirini bırakmazken mutfakta ağlama sesi duyuldu.

Şaşkınlıkla geri çekildiğimde Mert'e döndüm. Dudaklarını sarkıtmış ağlama moduna girerek oyuncaklarını fırlatıyordu. Pamir'in çekilmediğini gördüğünde yüksek sesle ağlamaya başladı.

Pamir kaşlarını çatarak çekilmiş ve ona ilerlemişti. "Yok artık" Mert'in tam önünde durarak eğildi. "Anneni babandan mı kıskandın?" Koltuk altlarından tutarak onu kucağına aldı. Mert'e onun gibi kaşlarını çatmıştı. "Oğlum ama baba annene yeni kavuştu. Şimdi kıskanmanın zamanı mı?"dedi.

Siz Bana Aitsiniz +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin