İyi okumalar millet...
Salise son tur dönerek yelkovanı yerinden oynattı. Saat tam 22:00 gösterdiğinde araba durdu.
"Pamir, çok mu uzağa geldik? Mert'i otelde bırakmasaydık"dedim yanımda oturan adama, kapıyı açarak arabadan inip benim kapımı açmaya geldi.
"Hayır güzelim, gel oteli göreceksin"derken kapımı açmış elini inmem için uzatıyordu. Kucağımda duran gülleri arabada bırakıp uzattığı elini tutarak indim. Bir iki adım attığımızda Adem arabayla birlikte uzaklaşmaya başladı. Bizi bırakıp gidiyor muydu?
"Bak otel bu tarafta"diyen Pamir eliyle ağaçlık alandan gözüken oteli gösteriyordu. Gerçekten çok uzağında değildik, aramızda sık ağaçlar tek vardı.
"Burası otele mi ait?"dedim Pamir elimden tutmuş beni tahta patikada yürütürken, ilerde aydınlatma lambaları gözüküyordu.
"Evet, özel konuklara kiralanıyor ve kimse seni rahatsız edemiyor "dedi.
Patika yolun sonuna geldiğimizde dudaklarım hafif aralandı.
"Bu.. burası çok güzel"dedim şaşkınlıkla, aydınlatma olarak düşündüğüm yerin aslında yere konulmuş beyaz fenerler olduğunu gördüm.
Ahşap yuvarlak bir çardak beyaz ve krem rengi tüllerle süslenmiş esen rüzgarla dalgalanıyordu.Çardağın etrafı kırmızı güllerle sarılarak çember yapılmıştı. Ahşap patika doğruca çardağın içine uzanıyordu, yol boyunca dizilmiş büyük mumlar atmosferi hoş kılıyordu.
Pamir'den beklenmeyecek hareketler mi görüyoruz..."Gel bakalım Sirius Yıldızı"dedi beni hareket ettirip çardağa götürürken, gözlerim her tarafı tarıyordu. Biraz yukarda duran iki katlı ahşap evi gördüğümde durmak istesemde Pamir beni çardağa sokmuştu.
Hımm. Romantik bir akşam yemeği...
Masa simsiyah bir örtüyle kapatılıp üstüne kan kırmızısı bir vazo konmuştu ve vazonun içinde kırmızı, beyaz güller vardı. Masada bulunan gümüş şamdanların mumları yanıyordu. İki farklı sandalye vardı. Biri siyah biri beyaz olan iki sandalye...Ortam değişikti. Fakat insanda heyecanda hissettiriyordu. Pamir siyah sandalyeyi çektiğinde oturdum. Kendisi de oturmadan gümüş kadehlere kırmızı şarap dökerek beyaz sandalyeye geçti.
Derin bir nefes alarak gözlerimi refleksle yukarı çevirdim ve dilim bir anlık tutuldu."Muhteşem"dediğimde Pamir güldü.
Çardağın tavanı camdan yapılmıştı ve biz gökyüzünü görüyorduk. Yıldızlar ve Ay tüm ışıltısıyla parlıyordu.
"Senin gibi muhteşem Sirius Yıldızı"dedi.
Bakışlarımı tavandan alarak ona çevirdiğimde bana gülümsüyordu.
"Neden bana Sirius Yıldızı diyorsun?"
Dudakları yukarı doğru kıvrılırken, kehribari gözleri parlıyordu. Karanlık gecede neden sarı gözleri içime işliyordu.
"Senin fotoğrafını gördüğüm gece ve seninle ilgili olan her şeyde Sirius Yıldızı ile karşılaştım. Gecelerimi artık ona bakmadan geçiremiyordum. Ona baktıkça seni düşünüyor, parladıkça da gülüşünü hayal ediyordum. Yanımda değildin ama yanımda hissettirdi"dedi gözleriyle yukarıyı işaret ederek, gözlerim yukarıya baktığında onu gördüm.
Tam benim olduğum yerin üstünde parıldıyordu."Kim kimi takip ediyor bilmiyorum ama senin Sirius Yıldızı olduğun kesin"
"Yıldızlar bir zaman sonra kayar"dedim gelişi güzel, gülümsedi. Sözlerim manidardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siz Bana Aitsiniz +18
Teen Fiction[ Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır!! ] "Onu öğrendiğim gün hayatım değişti. Ondan bir oğlum oldu. Beni bir çocuğun babası yaptı ve şimdide eşi oldum. Bu güzel kadını sevmemek mümkün mü?" Genç adam, duyduğu sözlerle mutlu oldu fakat içini kaplayan...