31. Bölüm

7.3K 499 38
                                    

İyi okumalar...

30. Nisan

' Rüzgar değse düşecek gibisin, ama herkes seni iki dağ aşabilir gibi görüyor '

🌸

Rüzgar açık pencereden içeri dolarken, gülümseyerek uyandım. Rüzgar yavaşça eserek tülleri uçururken yataktan doğrularak, karşı odaya geçtim. Mert uyanmış ses çıkarmadan tavanı izliyordu.

Larisa onun hep tavanı izleyeceğini fark ettiğinde, özel olarak gezegenlerin ve yıldızların bulunduğu bir tavan tasarımı yaptırmıştı. Bazen geceleri ağlayarak uyandığında kapı tarafında duran düğmeye basarak tavanın renk cümbürşüne dönmesine izin veriyorduk, her bir gezegen kendi rengini yansıtırken, yıldızlar tek tek parlıyordu. Bu Mert'in hoşuna gidiyor ve sessizce onları izlemesini sağlıyordu.
Tabi Larisa bu manzarayı gördüğünde, koşul olarak Mertin iki yaşına basmasının ardından onu bu odadan kovacağını ve kendisinin kalacağını söylemişti. Ona odanın küçük olduğunu eşyalarının sığamayacağını söylediğimde, bana trip atmış ve yinede odayı alacağını söylemişti.

Şimdi karşımdaki Merte bakınca istemsiz gülüyordum. Benim bebeğim daha sekiz aylık ve onunla kapışma peşinde olan bir teyzesi var. Tabi dışarda kendini babasıyım diyerek tanıtsada, onun bir babası yoktu. İçime derin bir nefesi çekip onu kucağıma aldım. Koridora çıkıp merdivenleri inerken, mutfaktan sesler geliyordu.

"Tanrı aşkına Stephen, çıldırtma beni"diye söylenen Larisa'yı kulağındaki telefonla kahvaltı masasını hazırlarken gördüm. Bakışları kısa bir an için bana ve kucağımda ki elini ağzına sokan oğluma kaymış, daha sonra telefondan ne duyuyorsa kaşlarını çatmıştı.

Onu meşgul etmeden, salona geçip Mert'in altını değiştirmeye başladım. Larisa'nın sesi yükselirken, Merti kucağıma alarak emzirmeye geçtim.

"Seni aşağılık herif"dedi

Telefonu sıkıca tutup karşıma oturduğunda, ona baktım. Kaşları çatık, gözleri Merte duruyordu.

"Siktir git Stephen"diyerek telefonu yüzüne kapattı. Nefesini üflediğinde hala ona bakıyor ve konuşmasını bekliyordum.
Açık saçlarını toplayarak ev topuzu haline getirdi.

"Şerefsiz herif, hafta sonu planımızı iptal etmek zorunda kaldı"

"Neden?"diye sordum.

"San Francisco gitmesi gerekiyormuş, Tanrı bilir hangi kızın peşinden sürükleniyor"dedi kızgınlıkla, iki kaşımı havaya kaldırarak ona güldüm.

"Daha önce bunu sorun etmiyordun. Sonuçta açık ilişki isteyen sendin"dedim

Telefonu yan tarafındaki boşluğa fırlattı.

"Evet fakat yattığı kızlarla bir yerlere gitmesini istemedim"

"Sende tanıştığın yakışıklı bir adamla Vegas'a gittin"dedim

"Tanrım Nurvet, o zaman sende benimle gelmiştin"dedi bana hayretle bakıp gözlerimi devirdim.

"Benim gelmemi isteyen sendin ve adamla bir hafta boyunca takılıp seviştin. Ayrıca açık ilişki nedir ya? Yerinde olsam Stephen'ı terk eder öyle takılırdım"

Gülerek ayağa kalktı. " Söylediğin şekilde olsaydı. İşin heyecanı ve zevki kalmazdı. Sevgilin var fakat başka insanlarla da birlikte olabiliyorsun. Ve bu bir aldatmaya girmiyor, her iki tarafta bunu kabul ederek ilişki yaşıyor"dediğinde bende ayağa kalkıp onu takip etmiştim.

"Amerikan tarzı"dedim artık alıştım der gibi, kahve bardaklarını masaya bırakıp gülümsedi.

"Belkide Vegas'a tekrar gitmeli ve senin peşinden koşan genç adamla denemelisin"dedi

Siz Bana Aitsiniz +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin