13. Bölüm

1K 78 17
                                    

Pişmanlık...
Bazı pişmanlıklar, pişman olduğun şeyi geri getirmezdi.

Bir kalbi kırdığında, o kalp pişmanlıkla geri onarılamazdı.

Bitirdiğin sevdayı, pişmanlıkla geri getiremezdin.

Ve en önemlisi, o pişmanlıkla kendini yakıp yıkardın, ama hiçbir işe yaramazdı...

Ellerimi göğsüne koyarak onu ittirdiğimde benden ayrıldı. Sanki onu itmemi bekliyormuş gibi yüzü ifadesizdi. Gösyaşlarım kurumuştu, akmıyordu. Oysa aksın ve tenimde ki izini silsin isterdim.

Birşey söylesin istedim, sustu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" Diye bağırarak sordum. "Sana çekildiğim falan yok, kendi kafanda kurup durma." Neden iç sesim tam tersini söylüyordu? Hayır, ona çekilmiyordum. Böyle birşey mümkün olamazdı. Olmamalıydı. Baktım. Sadece yeşillerine baktım. O da baktı. Sadece elalarıma baktı.

- Ne istiyorsun Duru? Caner'i mi? Seni sevmeyen biri için, sence de bu kadar çabalamak fazla değil mi?

Birşey demedim. Caner'in artık beni sevdiğine emin değildim. Ama içimden bir ses 'hâlâ seviyor,' diyordu. Bu ihtimale inanmak istiyordum.
Ayağa kalkarak üst kata çıkıp yatak odasına girdim ve kapıyı kapattım. Büyük bir boşluk beni içine hapsetmişti. Yatağa uzanarak gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya hapsettim.

Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda duvardaki saate baktım. Akşam üzereydi. Bu kadar uyuduğuma inanamıyordum. Sağ tarafımda ki ağırlıkla başımı oraya çevirdim. Alaz benim tarafıma dönmüş bir şekilde uyuyordu. Dişlerimi sıktım. O olaydan sonra nasıl gelip yanımda yatabiliyordu?! Üzerimde ki ince yorganı atarak ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım ve gözlerimi ovuşturdum. Bu kadar uyumama rağmen hâlâ daha uykum geliyordu.
Birden belime sarılan kollarla kendimi yatakta Alaz'ın kolları arasında buldum.

- Ne yapıyorsun?

"Ne yapıyor gibi duruyorum Duru? Sana sarılarak uykuma devam etmek istedim." Sesli nefes verdim. "Alaz, sana kızgınım."

- Affedersin.

Tek kaşımı kaldırdık. "Ha, affedeceğime bu kadar eminsin yani?" Alaz Aksoy'u bazen gerçekten anlamıyordum. "Hıhım." Göz devirdim. Kalkmaya çalıştığımda ofladı. "Duru, bi yerinde durur nusun?"

- Beni bırakırsan duracağım.

"Bırakmayacağım." İtirazlarım bir işe yaramayacaktı. Yanaklarımı şişirerek başımı sıcak göğsüne yasladım. Bu pozisyon beni mayıştırıp uykuya itiyordu. "Duru..." diyerek söze başladı Alaz. Sessizlik kalarak cümlenin devamını dinledim.

- Arkadaşın, onu bulmayı çok mu istiyorsun?

Hüzünle gülümseyerek,"evet," dedim.

- Çok mu seviyordun onu?

"Çok seviyordum."

- Sana söz veriyorum Duru, arkadaşını senin için bulacağım.

Kafamı kaldırarak ona baktım. Bulacaktı. Arkadaşımı bulacaktı. Söz veriyordu. Gerçek bir anda yüzüme çarptı. "Ama onu bulacağıma söz verdim. Onu sen bulursan, sözümü tutmuş olamam ki."

- Bazen verilen sözler tutulamaz Duru.

Haklıydı. Bazı sözler tutulmuyordu...

Başımı tekrar göğsüne yasladım ve "teşekkür ederim," diye fısıldadım. Kollarıyla daha sıkı sarmaladı beni. "rica ederim güzelim, rica ederim."

------------------------
Kulaklıklarımı kulağıma takmış, yatakta oturmuş vaziyette İrem Derici'nin 'değmezsin ağlamaya,' şarkısını dinliyordum. Şarkının sözlerini fısıldadım:

BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin