- Yaren birşey mi oldu?
Pınar'ın sorusu ile daldığım yerden bakışlarımı çektim. "Hayır bir şey olmadı canım. Güle güle kullan." Bakışlarına şefkat yerleşti. "Yaren, eğer üz..."
- Sorun değil Pınar. Babam kolay kolay insan sevmez. Demek ki seni çok sevmiş.
Yanından ayrılıp bahçeye çıktım. Korumalarla bir an afallamıştım. Ne çoklardı. Evin arka tarafındaki ormanlık alanda yürümeye başladım. Şimdi, şu an herşeyi bıraksam, kimseye haber vermeden çekip gitsem. Kim ne derdi? Üzülürler miydi? Hayır. Beni ararlar mıydı? Merak ederler miydi?
KESİNLİKLE HAYIR.
Yapmadığım bir şey yüzünden Alaz'ın gözünde hırsızdım. Peki o paraları kim çalmıştı? Adımlarımı durdurdum. Mektupları gönderen adam.
O olabilir miydi?
Başımı geriye doğru atıp gökyüzüne baktım. Adım sesleri ile arkamı döndüm. Alaz uykulu ve sinirli bir ifadeyle bana doğru geliyordu. Ofladım. Ben yalnız kalamayacak mıydım?
- Neden habersiz evden çıkıyorsun?!
"Çünkü öyle istedim." Tek kaşını kaldırdı. "Her istediğini yapmak zorunda mısın?"
- Evet.
Benim gibi gözlerini devirip ellerini patolonunun cebine koyarak benimle beraber yürümeye başladı. Ne zamandır merak ettiğim soruyu ona sormak istiyordum ama sorup sormamakta kararsızdım. Cevap vermeyebilirdi. "Ne soracaksan sor?" Ona döndüm. "Nereden anladın?"
- Çünkü hep bir soru sormakta kararsız kaldığında sağ elinin yumruğunu sıkıyorsun.
Kaşlarımı kaldırdım. Bunu hiç fark etmemiştim. "Hadi sor?" Dedi. Derin nefes aldım. "O partiden çıktığımız zaman, arabada ki saldırı neydi?" Çehresine öfke yerleşti. "Şevket pisliğinin işi!" Korkuyla yutkundum. Bu beni vurmaya çalışırken yanlışlıkla Alaz'ı vuran adamdı. "Peki yangın? O da mı onun işi?" Olumlu anlamda kafa salladı:
- Peki neden bunu yapıyor? Amacı ne?
"Amacı seni öldürmek." Korkuyla sesim titreyek sordum. "N-neden?" Gözlerini bana çevirdi:
- Yıllar önce bende onun sevgilisini öldürtmüştüm. Şimdi intikam almak için benim sevdiğim kadını öldürmek istiyor.
"Ama ben senin sevdiğin kadın değilim?"
- Ama o bunu bilmiyor Duru.
Haklıydı. Bunu birkaç kişi hariç kimse bilmiyordu. "Neden sevgilisini öldürttün?" Bu çok kötüydü. Ve benim bunu bu kadar soğukkanlı bir şekilde sormam daha kötüydü. Alaz nasıl bir adamdı? Onu daha tam anlamıyla tanımıyordum.
Aslında kimse kimseyi tamamen tanıyamazdı.
- Şevket ve sevgilisiyle ortaktım. Güzel bir ortaklığımız vardı, şirket çok iyi yerlere gelmişti. Ta ki Şevket'in sevgilisi, düşman bir şirketle iş birliği yapıp bizim şirketimizi batırana kadar.
Duyduklarım ağzımın bir karış açılmasına sebep olmuştu. Şevket'in sevgilisi affedilemeyecek birşey yapmıştı ama bu ölmeyi hak etmesi gerektiği anlamına gelmezdi. "Bu yüzden mi onu öldürttün?"
- Bu yüzden değil. O kadın benim amcamın ölmesine sebep olmuştu.
Durdum. Alaz'ın gözlerinde geçmişe ait hüzün kırıntıları gördüm. Konuşmasına devam etti. "Bu yüzden o kadın ölmeyi hak etti Duru." Yavaş adımlarla yürümeye devam ettik. "Sevgilisinin adı neydi?" Diye sordum. "Kiraz," diye cevapladı. "Peki yangında evdeki hizmetliler nasıl kurtuldu? Veya sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)
Novela JuvenilBir adam ve bir kadın. Geçmişin kirli pençeleri... İntikam almak isteyen bir adam. Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın. Kadının bu hayalini elinden alıp tutsak eden adam: ALAZ AKSOY Hayatı çaresizlikten ibaret olan, sürekli yar...