"Çıkmaz sokaktayım ama bu çıkmaz sokağın bir girişi bile yok. Nasıl girdiğimi bilmiyorum... Kaybolmuş gibi hissediyorum. O çıkmaz sokağın bir adı yok. Ve karanlık..."
- Ruhun gibi mi?
Gülümsedim. "Evet, ruhum gibi." Derin bir nefes aldım. "Ama ruhum zifiri karanlık. Göremiyorum artık ruhumu. Sanki kendini benden saklıyor... Sanki acılarıma ortak olmak istemiyormuş gibi. Çünkü ortak olursa dayanamaz."
- Ama ruhun artık ortak oldu.
"Oldu. İyikide oldu. Yoksa tek başıma üstlenemezdim. Geçmişimden kurtulmak isterken kâbuslar hatırlatıyor, geçmişimi." Yaşlı gözlerimi ona çevirdim. "Neden? Neden rüyalarım bile nefret ediyor benden?"
Gülümsedi.
Ve bu bana çok iyi geldi.
"Babanı anlatsana bana biraz. Nasıl bir adamdı?" Bakışlarımı bu 1 haftadır sürekli yaptığım gibi ellerime indirdim. "Öfkeli bir adamdı. Hep kendi istediği olsun isterdi... Benim mutlu olmama dayanamazdı mesela. Sürekli donuk bakışlarıyla gezerdi."
- Sana sürekli şiddet uyguladı, değil mi?
'Evet,' anlamında kafamı salladım:
- Peki, annene karşı tavrı nasıldı? Ona da şiddet uyguluyor muydu?
"Hayır, ona hiç şiddet uygulamadı. Sadece annem benimle bazı zamanlar normal bir şekilde konuştuğunda ona kızardı. 'Niye yumuşuyorsun,' diye. Benim hiçbir şeyi hak etmediğimi söylerdi hep."
- Babanın psikolojik sorunları var mıydı?
Omuz silktim. "Sanmıyorum." Kafasını salladı:
- Sence, sana karşı tavırları neden öyleydi?
"Babamın sebepleri yok. İstediğini hiçbir sebep olmadan yapan bir adam o." Dudaklarını birbirine bastırdı:
- Hadi, bana yaşadıklarını anlat, Yaren.
Titrek bir nefes aldım. "Beni sürekli döverdi. Arkadaş yapmama izin vermezdi. Şu âna kadar sadece bir arkadaşım oldu. Birkaç kişiyle daha olmuştu ama 1 saat bile sürmeden babam bizi ayırmıştı."
- O, bir arkadaşın kimdi?
Hüzünle tebessüm ettim. "Zehra... çocukluk arkadaşım ama 7 yıldır görüşemiyoruz."
- Neden?
Yaşlı gözlerimi silerek ona Zehra'yı anlattım. Onu tekrar görmek, bulmak istediğimi... Alaz'ın onu bulmak için bana söz verdiğini:
- Alaz'a güveniyor musun?
Sorusuyla bi an afalladım. Şefkatle gülümsedi. "Onunla zorla evlendiğini biliyorum." Şaşırsam da birşey demedim. "Hayır, güvenmiyorum," diye cevap verdim. "Tek o değil, kimseye güvenmiyorum."
- Hiçbir zaman kimseye güvenmedin mi?
Bakışlarım boşluğa daldı. "Caner'e güvenmiştim," diye fısıldadım. Artık ismi dudaklarımdan aşkla çıkmıyordu:
- Caner kim?
"Eski sevgilim." Ona Caner ile tanışmamızdan başlayıp ayrılmamıza kadar her şeyi anlattım. Sadece tek bir şey söyledi:
- Çok sevmişsin onu.
Gülümsedim. "Evet, çok sevmiştim. Ama artık ona âşık değilim. O sadece geçmişimde çok güzel bir anı olarak kaldı." Sesli bir nefes verdim. "Sence Alaz'ı sevmem hata mı?"
- Hayır. Nefret aşka dönüşebilir... Bazen Caner'e karşı kendini suçlu hissediyor musun?
"Başlarda hissediyordum... Gözlerine baka baka 'ben başkasını seviyorum,' demiştim. O an ki bakışları hâlâ canımı yakıyor ama artık kendimi suçlu hissedemiyorum. Çünkü o da beni terk etti." Ona, Alara ile evlenmesine, Alara'nın Caner ile 2 yıllık bir ilişkisi olduğunu söylediğine kadar her şeyi anlatmıştım. Kaşları hafifçe çatıldı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)
Teen FictionBir adam ve bir kadın. Geçmişin kirli pençeleri... İntikam almak isteyen bir adam. Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın. Kadının bu hayalini elinden alıp tutsak eden adam: ALAZ AKSOY Hayatı çaresizlikten ibaret olan, sürekli yar...