Yazar'ın Anlatımıyla
Genç adam, sevdiği kadının kocasının ellerine kenetlenmiş eline baktı.Ruhu parçalanmıştı sanki.
Başkasının elini tutuyordu ve en önemlisi, onu kocasından ayırmak isteyenlere fırsat vermeyip karşı çıkıyordu.
Ve en can yakanı da, adamı sevdiğini söylüyordu...
Genç adam inanmamıştı buna. Ama inadığı başka acı bir gerçek vardı. O da, sevdiği kadının adama bakışları ve adamın sevdiği kadına bakışlarıydı.
Ömrünün sonuna kadar seveceği kadın, ömrünü başkasına veriyordu...
Oysa, 'ömrünün sonuna kadar sevecek misin?' Sorusuna 'hayır,' yanıtını vermişti.
Kelimeleri geçek değildi.
Çünkü adam, genç kadını ömrünün sonuna kadar sevecekti.Kayınbabası olan adam, sarf edilen cümlelerden sonra Caner'e özür diler gibi bakmıştı. Çünkü Caner'in Alara'yı sevdiğini zannediyordu. Alara'nın Alaz ile anılmasının Caner'in hoşuna gitmeyeceğini sanıyordu.
Oysa, gerçek sandıkları herşey yalandı.
Alara ve Caner. İkisi de Alaz ile anlaşma yapmışlardı. Biri sevdiği kadını kurtarma peşindeydi diğeri ise sevdiği adama ulaşma.
Oysa ikisi de farkındaydı, Alaz ve Yaren'in birbirlerine çekildiklerinin.
Ama insan bazen, sadece kendini kandırırdı...
Yaren Duru'nun Anlatımıyla
Uzandığım yerden elimi havaya uzatıp, gülümseyen gözlerle parmağıma baktım. Alyansın bana hissettirdiği şeyler çok başkaydı. Alaz, odaya girdiğinde duruşumu bozmadan elimi indirdim. Yatağa oturup yanağıma öpücük kondurdu.Dokunuşunun artık rahatsız hissettirmediğini hissediyordum.
"Çok yakıştı parmağına." Gözlerimi kıstım. Kalbim heyecandan ritmini değiştiriyordu. "Bugünümüz mahvoldu," dedim suratımı asarak. Yanıma uzandığında benim gibi tavanı seyretmeye başladı. "Telafi ederiz, ne zaman istersen." Derin bir nefes aldım:
- Sence çok mu ileri gittim?
"Hayır, Duru. Söylediğin şeylerin hepsini hak ettiler. Zaten birkaç güne Caner ve Alara ile Fransa'ya gidiyorlar. Tabii boşanma nevzuları olmazsa."
- Sahi, onlar Fransa'ya gideceklerdi. Neden gitmediler?
Omuz silkti. "İptal oldu sanırım." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Kapı tıklatıldığında Alaz, "gel," dedi. Pınar, kapıyı aralayarak odaya girdi:
- Bana da yer var mı?
Alaz gülerek eliyle 'gel' işareti yaptı. Pınar ikimizin ortasına uzandığında o da bizim gibi tavana baktı.
Herbirimizin farklı hayatları vardı. Sadece Alaz ile benim ki bir nevi ortaktı.
Hisler, düşünceler. İşte onlar farklıydı.
"Beni ilk gördüğünde ne düşünmüştün Alaz abi?" Diye sordu Pınar. Birkaç saniye sessizlik oluştu. Ardından Alaz konuştu:
- Seni ilk gördüğümde, ilk kez şefkat duygusunu hissetmiştim ve bu duyuguyu sana karşı kullanmam gerektiğini biliyordum. Babama seni gösterdim. O gün, belliydi kardeşim olacağın. Çünkü herşey kan bağı değil.
Ruhuma birşeyler dokundu. Alaz, sevdiklerine çok değer veriyordu. Peki ya bana? Bana da bu kadar değer veriyor muydu?
Alaz'ın değer verdiği olmayı çok isterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)
Teen FictionBir adam ve bir kadın. Geçmişin kirli pençeleri... İntikam almak isteyen bir adam. Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın. Kadının bu hayalini elinden alıp tutsak eden adam: ALAZ AKSOY Hayatı çaresizlikten ibaret olan, sürekli yar...