Bu hayatta hep birilerinin gitmesinden korkmuştum.
Beni terk etmesinden korkmuştum.
Bu hayatta öyle çok sevdiğim biri hiçbir zaman olmamıştı. Bir Zehra vardı ve o da gitmişti işte. Sonra Caner vardı, ondan da ben gitmiştim.
Hayatımda çok gidiş görmüştüm ben.
Bu yüzden gidişlerden korkardım. Beni terk etmelerinden korkardım. Ama şimdi ben gitmiştim bazı insanlardan.
Başıma gelmesinden delice korktuğum şeyi ben başkalarına yapmıştım.
Ama o korktuğum şeyler gelmişti başıma. İçimden bir ses diyordu ki, daha çok gidiş görecektim. Belki içimdeki sese kulak asmamam gerekirdi ama bu böyleydi.
Sanki daha çok gidiş görecektim.
Hatta belkide ben gidecektim...
Yüzümü sıkıntıyla sıvazlayarak başımı geriye doğru attım.
"Gerçekten iyi olduğuna emin misin?" Kafamı kaldırarak koltukta bağdaş kurmuş bir şekilde, endişeli ve şüpheci bakışlarıyla bana bakan Pınar'a baktım ve kafamı iki yana salladım. "Bilmiyorum."
- Kavga mı ettiniz Alaz abimle?
Omuz silktim. "Yani." Üstelemeyerek kafasını salladı. "Ne zaman döneceksin eve?" Diye sordu bu defa. "Bilmiyorum. Alaz'a kırgınım."
- Neden ki?
Derin bir nefes alarak olanları üstünkörü anlattım. Kaşlarını çattı. "Neden böyle düşünüyor ki? Sonuçta senin artık Caner'e aşık olmadığını biliyor." Bakışlarımı yere indirdim. "Bilmiyorum Pınar. Bu 2 gündür düşünüyorum. Acaba ona yeterince sevgimi hissettirememiş miyim?" Boğazımda koca bir yumru oluştu. Pınar, üzgün bir ifadeyle kafasını iki yana sallayıp oturduğu yerden kalkarak yanıma oturdu ve başımı göğsüne yaslayarak saçlarımı şefkatle okşamaya başladı:
- Böyle düşünme. Sen tabi ki aşkını en güzel şekilde gösteriyorsun.
Gözlerim dolmaya başladı. "Ya ona gösteremiyorsam?" Gülümsediğini hissettim. "Eminim ki gösteriyorsundur. Sadece, Alaz abim korkuyor bazı şeylerden. Sonuçta Caner eski sevgilin ve onu gerçekten zamanında çok sevdin... Şimdi bile aşık olmsanda seviyorsun ve değer veriyorsun. Alaz abimde bunu bildiği için biraz endişeli. Seni kaybetmek istemiyor." İçimdeki umut tohumları filizlendi. "Ama yinede beni çok kırdı Pınar." Kıkırdadı:
- Eminim ki o da pişmandır ve sana kendini affettirmeye çalışacaktır.
Pınar'dan ayrılarak gülümsemeye başladım. "Neyse bunları boşver de, sen anlat. Nişandan sonra ne yaptınız?" Heyecanla gülümseyerek koltukta iyice yerleşti ve bağdaş kurdu. Bende onun gibi bağdaş kurarak bedenimi ona çevirdim:
- Çok güzeldi Yaren. Yani ilk yüzükleri takınca pek bir duygu hissedemedim ama akşam eve gelince mükemmeldi. Meğerse duygularım açığa çıkmak için akşamı beklemişler. O gece sürekli elimdeki yüzüğe bakarak sırıtıyordum. Hatta Polat'ı birkaç kere parmağındaki yüzüğüne gülümeyerek bakarken gördüm. Sevdiğin adam ile böyle bir yola adım atmak mükemmel bir duygu!
Hayranlıkla Pınar'ı dinliyordum. Dün Caner'in yanından ayrıldıktan sonra tekrar dağ evine gelmiştim ve saatin erken olmasını umursamadan direkt yatağa geçip uyumuştum. Sabah ise erken bir saatte kalkmış ve evin etrafında yürüyüşe çıkmıştım. Birkaç saat önce ise Pınar Alaz ile kavga ettiğimizi öğrenmiş ve beni merak ederek yanıma gelmişti.
Muzipçe gülümsedim. "Ee, peki düğün ne zaman?" Anında kızarmıştı. Gülümsememi bastırmaya çalışarak dudaklarımı birbirine bastırdım
Bu haliyle hem tatlı, hemde komikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)
Teen FictionBir adam ve bir kadın. Geçmişin kirli pençeleri... İntikam almak isteyen bir adam. Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın. Kadının bu hayalini elinden alıp tutsak eden adam: ALAZ AKSOY Hayatı çaresizlikten ibaret olan, sürekli yar...