68. Bölüm

109 10 0
                                    

Bahçe kapısında gördüğüm hareketlenmeyle Eray'ın da bakışları oraya kaydığında hemen hamaktan kalkıp koşar adımlarla bahçe kapısına doğru ilerlemeye başladım. Alp'in bana arkası dönük bedeni görüş açıma girdiğinde koşmaya başladım ve arkasını dönüp beni gördüğünde bana doğru geldi. Kollarımı boynuna dolayıp ona sımsıkı sarılırken beklemeden kollarını belime dolayıp başını boynuma gömerek o da bana sarıldı.

Özlediğim kokusu burnuma dolarken İstanbul'a geldiğimden beri ilk kez evimde hissetmiştim.

"Güzelim," dedi evimde hissettiren ses tonuyla.

"Çok özledim," dedim boğuk bir sesle. Ona olan tüm kırgınlığım onun kolları arasında uçup gitmişti.

"Bizde seni özledik." Irmak'ın önce sesi, ardından bedeni bahçe kapısından girdiğinde Alp'in kollarından çıkıp ona sarıldım.

Onun kollarında hiç sahip olamadığım bir kız kardeşin sıcaklığı vardı.

"Yolculuk nasıl geçti?" Diye sordum Irmak'tan ayrılıp Esra'ya sarılırken.

"Güzeldi, rahat geldik," diye yanıt verdi Feyza, ona da sarılırken. Bu sırada Eray'da yanımıza gelmişti ve hepsinin delici bakışları ona sabitlenirken utanmıştım.

Niye onu öldürecek gibi bakıyorlardı?

Bakışları yumuşak olan yalnızca Eslem'di ve bunu Eray'ın da fark ettiğine emindim. Eslem ile birbirimize sarıldığımızda elleriyle sırtımı sıvazladı ve bunun anlamının, 'biz yanındayız' olduğunu biliyordum. Eslem bunu gerek hareketleriyle gerek sözleriyle hep yapardı ve bu kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissetmemi sağlardı.

Geriye çekilip hepsine baktığımda bir şeyin eksikliğini fark ettim.

Okan?

"Okan nerede?" Diye sordum kaşlarım çatılırken.

Irmak gözlerini devirirken, "küstü," dediğinde güldüm.

Klasik Okan işte. Hiç şaşırmadım.

"Yine neye küstü beyefendi?"

"Arabayla gelirken sahilde güzel bir kız gördü," diye anlatmaya başladı Irmak, sesi bıkkın çıkıyordu. "Instagram'ını almak için arabadan inmek istedi ama ben izin vermeyip Kaan bey'e durmamasını söyleyince sadece bana değil, hepimize küstü. Yolda gelene kadar kısmetimi kapattınız diye başımızın etini yedi."

Kahkaha attım. "Nerede şimdi o?"

"Arabada," dedi Irmak. "İnmeyeceğim diye tutturdu. Kaan bey'de muhtemelen onu ikna etmeye çalışıyor şu an." Kafamı iki yana sallayarak bahçeden çıktım ve yol kenarındaki arabaya doğru ilerledim. Bu sırada birkaç adam arabadan valizleri indirip eve taşırken Alpler de arkamdan geliyorlardı.

"Kaancığım," diyen Okan'ın küskün sesini duydum. "Kısmetim kapandı diyorum, anlamıyorsunuz! O çocuklarımın anası olacaktı!"

Arabanın arka kapısı açıktı ve Kaan açık kapının önünde Okan'ı ikna etmeye çalışıyordu.

"O kızı görene kadar Selma diye bir kızdan bahsetmiyor muydun sen?"

Anlaşılan samimiyeti yakalamışlardı.

"Geçmişi niye kurcalıyorsun şimdi?"

"Okan," diyerek açık kapının önüne geldiğimde Kaan yana kayarak bana yer açtı. Okan ellerini göğsünde kavuşturmuş, küskün bir şekilde oturuyordu fakat sesimi duyar duymaz hızla yaslandığı yerden doğruldu.

"My friend!"

Beklemeden birbirimize sarıldığımızda onu da ne kadar özlediğimi fark ediyordum.

Birbirimizden ayrıldığımızda dalgalı tutamlara sahip saçlarını karıştırdım. "Küstün mü yine sen?"

BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin