46. Bölüm

348 37 4
                                    

Anılar ve hayaller...

Hayal kurmak güzeldir.
Gerçekleşeceğini umarak kurduğu hayaller ruhuna dokunur insanın.

Anılar ise ya öldürür, ya yaşatır. Kötü anılar öldürür insanı. Her aklına geldiğinde hayal kurarak yeşeren ruhun, kötü anıların hatırlanmasıyla ölür.

Kötü anılar, hayallerin celladıydı.

Şimdi bu ucu bucağı görünmeyen denize bakaraken aklımda sadece ve sadece kötü anılarım vardı. Belki iyi anıları düşünmeliydim lakin bu mümkün değil gibiydi.

Kulaklarımda sadece kötü anıların fısıltısı vardı.

Birazdan tüm o anılarımız ve hayallerimiz gerçekleşecekti belkide.

Hayallerimiz...
Caner ve benim hayalimiz.

Ilık havayı derince içime çektim. Deniz durgundu ve etraf ölüm sessizliğindeydi. Oysa havada güzel bir esinti vardı. İnsanların dışarıda olması, aileleriyle gezip tozmaları gerekmiyor muydu?

Onların yerinde olsaydım, yapacağım yek şey anne ve babamla sahile gelip oturmak ve onlara sımsıkı sarılmak olurdu.

Biliyordum, o insanlarınde her birinin farklı acı folu hayatları vardı ama bazırlarının anne ve babası yanındaydı işte.

Her şeye rağmen.

Çok isterdim. Anne ve babamla mutlu bir hayat sürmeyi, onlara sarılmayı ve kulağıma her şeyin geçeceğini fısıldamalarını.

Ne çok isterdim bu acı dolu hayatımda onların yanımda olmasını. Ama olmuyordu işte.

Anne ve baba sızısı, benim içimde kanamaya devam eden bir yara olarak kalmıştı.

Gözlerimi sahilde gezdirdim. Niye bu güzel havanın tadını çıkar mıyordu insanlar? Onlarında mı ruhları ölmüştü?

Ya da evde aileleriyle vakit geçirip bir yorganın altına girerek beraber maziyi mi anıyorlardı? Ve ya film izleyerek mısır mı yiyiyorlardı?

Gülümsedim.
Belkide dışarıya çıkmak yerine evde vakit geçirmeyi tercih ediyorlardır.

Onu da isterdim lakin bana ev bile cehennem olmuştu.

Benim mutlu olacağım bir yer, beni kabullenecek bir ailem yok muydu?

Yoktu...

Bakışlarımı kaldırdığımda kahverengi hareleriyle karşılaştım. Hatırladığım bir şeyle hafifçe tebessüm ettim.

Eskiden yürüyüşüne bile aşıktım bu adamın.

Şimdi ise arada mesafeler vardı.

O da elalarıma bakıyordu, büyük bir özlemle. Yanıma ortuduğunda hiçbir şey söylemeden benimle birlikte denizi izledi.

- Bu sahilde ne kadar anılarımız var, değil mi?

Kafamı salladım. Haklıydı. Bu sahilde o kadar anılarımız vardı ki. "Öyle," diye fısıldadım. "Bu sahil, bizim birçok anımıza şahit oldu."

Belkide bu yüzden bu kadar seviyordum bu sahili.

Anılarımıza ortak olduğu için.

"Ama o anıların her biri birer anı olarak kaldı Caner. Ve biz şimdi bunları tekrardan yaşayacağız." Kendime söylüyor gibiydim tüm bunları. Derin bir nefes aldı:

- Biliyor musun, her gece bizim şarkımızı dinliyorum. Seninle gerçekleşeceğine artık umudumun kalmadığı hayaller kuruyorum. Ve seni özlüyorum. Çok özlüyorum.

BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin