58. Bölüm

334 20 10
                                    

Yaren Duru'nun Anlatımıyla
Bedenimi bir alev dalgası esir alırken bu alev dalgasının yalnızca hissettiğim tutkudan dolayı olmadığına emindim.

Sanki sol tarafımda bir yanardağ patlıyor ve lavlarını tüm evreni es geçerek yalnızca bana akıtıyordu.

Hissettiğim ürpertinin de aynı şekilde tutkudan gelmediğine emindim.

Dudaklarımı bir anda Alp'in dudaklarından ayırdığımda afallasada olumsuz bir tepki göstermedi.

Başımı hızla soluma çevirdiğimde onu görsemde tüm duygulardan yoksun bir şekilde bir sakinlik çöktü üzerime.

Hiçbir şey hissetmedim.

Onu hâlâ seviyor olsamda bitirmiştim onu içimde.

Yeşillerinden belki yüzlerce duygu geçti, kör kaldım. Dudaklarından sessizce belki yüzlerce kelime döktü, sağır aldım. Hissettiklerimi belki tam şu an yüzlerce kez duymak istedi, sessiz kaldım.

Ben ona artık kör, sağır ve suskundum.

Bu saatten sonra yalnızca kendimi duymak istedim, dudaklarım buna inat konuşmadılar. Kendimi görmek istedim, varlığım sanki tüm evrenden sildi kendini. Kendimle konuşmak istedim, anlatamadım kendime, kendimi.

Geçen bu 4 yılda tüm her şeye rağmen bazı anlarda onun gelmesini çok istedim.

Ondan hem nefret ettim, hem yine onun göğsünde uyumak istedim

Çünkü uyuyamıyordum. Çünkü ben gecelerce uyuyamadım.

Onun göğsüne alıştığımdan değildi bu ama belki onun göğsü deva olur diyeydi.

Hoş, acıyı veren oydu, belki devasını da biliyordu.

O hiç gelmedi, ben kendime deva olmaya çalıştım.

Olmadı.
Olsun.

Alışabildim.

Yinede bazen o istek yüreğimi yoklamıyor değildi.

Alp, bakışlarımı takip ederek baktığım yere baktığında sinirle kasıldığını hissettim.

Alaz sanki onun karşısında güçsüz görünmek istemiyormuş gibi omuzlarıni dikleştirdi ve kırgın gözlerine öfkeyi yerleştirip bize doğru ilerlerdi.

Alp'in bedeniyle bütünleşen bedenimi ayırırken onun bakışları, az önce Alp'in öptüğü dudaklarımdaydı.

Dudaklarım sızladı.

Bakışlarını yukarı tırmandırarak gözlerimde durdururken yine bana 'yapma' der gibi baktı ve ben bir kez daha ona 'yapmasaydın' der gibi baktım.

Yapmasaydın, Alaz Aksoy. Yapmasaydın.

Beklemediğim o anda bileğimi kavradı ve arkasını dönmüş gidecekken önümüze dikilen beden buna engel oldu.

"Bileğinden tutup onu nereye götürebileceğini sanıyorsun?" Diye sordu Alp katı bir sesle.

Alaz'da her an onun üstüne atlayacakmış gibi ona doğru bir adım atarken onunla birlikte bende bir adım atmak zorunda kaldım.

BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin