Gerçekler ve yalanlar.
Bilmediğin, girişini hiçbir zaman görmediğin karanlık bir kuyudasın. Bunun farkındasın lakin görmek istemiyorsun.
Bu senin canını çok yakar Yaren Duru.
Biraz gözlerini açarsan, göreceksin gerçekleri ve inandığın yalanları.
Bilmediğin o kadar çok şey dönüyor ki etrafında. Bir gün o kadar çok kalbin kırılacak ki... hatta belki paramparça olacak.
Sana acıyorum. Bana şu an istediğini diyebilirsin. Acımasız, aptal, kaçık vesaire. Bunlar zerre umurumda olmaz.
Sana acıyorum!
Bir kere etrafına baksan, göreceksin tüm gerçekleri. Ve her şeyi...
Şimdi ben sana gerçeklerimle bu zarfı veriyorum. En yakınına dikkat et Yaren Duru.
Senin şu anda en yakının kim?
Kim olduğunu biliyorsun.
Cihan...
Kafamı kaldırıp bir süre boşluğa daldım. Kağıtta yazanlar, birisi kulağıma fısıldıyormuşçasına kulaklarımda uğulduyordu.
Cihan... anılarım, uzunca bir süre zihnimin içinde yankılandı lakin geçmişimde bu isme rastlayamadım. Cihan adında hiçbir tanıdığım ve ismini duyduğum biri yoktu.
Kimdi bu adam?
En önemlisi, ben ve Pınar'dan ne istiyordu?
Amacı neydi?
'Gerçekler,' diyordu, 'yalanlar' diyordu. Bilmediğim şeyler olduğunu söylüyordu, gözümü açarsam tüm her şeyi göreceğimi söylüyordu. Kalbimin kırılacağını söylüyordu ve en yakınına dikkat et...
Benim en yakınım Alaz'dı.
Fark ettiğim bir gerçekle beynime kan sıçradı. Alara ve Çağatay, hatta Caner'de aynı şeyleri söylemişti.
Alara'da gerçekler demişti. Çağatay ise Alaz'a güvenmememi, onun benim kalbimi kırabileceğini söylemişti. Caner ise her ikisini...Nefesim hızlanırken elimi refleks olarak boğazıma götürdüm. Benim arkamdan büyük bir oyun dönüyordu ve ben bunu yeni fark ediyordum.
Arkamdan bilemdiğim ve göremediğim neler saklanıyordu?
Kağıdı defalarca kez okudum ve okudukça kaşlarım biraz daha çatıldı, içimde koca bir boşluk oluştu sanki.
Zil sesi evin içini doldurduğunda titreyen bacaklarımla ayağa kalkıp odanın çıkışına doğru ilerledim. Kapı kolunu kavrayan elim bile dehşetle titriyordu. Odadan yavaş adımlarla çıkarak merdivenlere doğru ilerledim. Aşağıdan Pınar ve Alaz'ın sesleri geliyordu.- Lan sabah sabah ne işiniz var burada?
Alaz'ın cümlesi bile kulaklarımda bir uğultuydu adeta. Pınar'ın profili görüş alanıma girdiğinde omuz silktiğini gördüm. "Ne var Alaz abi yaa! Kahvaltıya gelmiş olamaz mıyız?" Alaz gözlerini devirdi:
- Kahvaltı yaptığınıza adım kadar eminim.
Polat kıkırdadı. "Yaptık ama Pınar gidelim diye ısrar edince getirmek zorunda kaldım." Pınar tam bir şey söyleyecekti ki bakışları beni bulduğunda gülümsedi. Ama sonrasında surat ifademi görmüş olacak ki endişeyle kaşları çatıldı. Alaz ve Polat'ın da bakışları beni bulduğunda onlarda endişeyle yüzüme bakmaya başladılar. Alaz hızla yanıma geldi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)
Teen FictionBir adam ve bir kadın. Geçmişin kirli pençeleri... İntikam almak isteyen bir adam. Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın. Kadının bu hayalini elinden alıp tutsak eden adam: ALAZ AKSOY Hayatı çaresizlikten ibaret olan, sürekli yar...