"Eski sevgilisi mi?!" Diye sordum sesimden belli ettiğim şaşkınlığımla. Sinir bozucu bir gülümsemeyle, "evet tatlım, eski sevgilisi," dedi. Bende aynı sinir bozucu gülümsemeyi yüzüme yerleştirdim. "Memnun oldum. Bende Yaren, Alaz'ın karısıyım." Kadının yüzündeki gülümseme bir anda soldu. Alaz'a baktığımda güldüğünü görmem gözlerimi devirmeme neden oldu. Kendini ne sanıyordu bu adam?
Doğrulmaya çalıştığımda Alaz oturduğu yerden kalkıp elini belime yerleştirerek doğrulmama yardımcı oldu. Sırtımı yatak başlığına yasladığım sıra dönen başımla gözlerimi kapattım. Açtığımda Asude'nin pür dikkat beni süzdüğünü gördüm. Bakışlarımı fark ettiğinde kafasını başka yöne çevirdi. Alaz katı sesiyle Asude'ye sordu. "Sen neden gelmiştin?" Asude saçlarını geriye atarak cevap verdi. "Şey, ben yiyecek birşeyler hazırlamıştım da, aşağıda masada." Alaz bana döndü. "Kalkabilecek misin?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. Aslında kalkabilirdim ama Alaz ile konuşacaklarım olduğu için olumsuz yanıt vermiştim.
Ayağa kalkarak "tamam o zaman yemeğini buraya getireyim," diyerek odadan ayrıldı. Asude tam Alaz'ın arkasından odadan çıkacaktı ki sordum. "Alaz ile ne zaman ayrıldınız?" Bana dönerek cevapladı. " 2 yıl önce."
- Peki neden ayrıldınız?
"Anlaşamadık."
- Ne kadar süre sevgili kaldınız?
Tek kaşını kaldırdı. "Sorguya mı çekiyorsun beni?"
- Hayır, sadece kocamın eski ilişki hayatını merak ettim.
'Eski,' kelimesini bastırarak söylemem yüzünü düşürmüştü. Odanın kapısı açıldığında Alaz elinde ki tepsi ile odaya girdi. "Asude ben aşağıdayım," diyerek odadan ayrıldı. Amacıma ulaşmıştım. Asude'yi bilerek soru yağmuruna tutarak Alaz ile aşağıda yalnız kalmasını engellemiştim.
Alaz'ı kıskanmıyordum, sadece bu kıza sinir olmuştum. "Kendi başına yiyebilecek misin?" Alaz'a kafamı sallayarak kucağıma koyduğu tepside ki çorbayı içmeye başladım. Oda yatağın kenarına oturdu. Birden üzerimde ki kıyafetlerle afalladım. Üzerimde parti elbisem yerine pijamalar vardı. "Alaz, kıyafetlerim nerede ve üzerimi kim değiştirdi?" Gülümseyerek konuştu:
- Elbiselerin aşağı katta odada, üzerini ise ben değiştirdim.
Şokla gözlerimi büyülttüm. "Ne? Alaz sen ne yaptığını sanıyorsun?!" Gözlerini devirdi. "Duru, sen benim karımsın unutma." Susarak önüme döndüm ve içimde ki öfkeyle çorbamı içmeye devam ettim. "Neden beni eski sevgilinin evine getirdin?"
- Mecbur kaldım, gideceğiz zaten birkaç güne.
"Mecbur mu kaldın?"
- Evet, birkaç gün dağ evinde kalacağız. Ama oranın birkaç eksiği var ve temizlenmesi gerekiyor. Asude'nin evi de benim dağ evime çok yakın. O yüzden burada misafir kalacağız.
"Ne olursa olsun beni eski sevgilinin evine getirmemen gerekiyordu." Muzipçe gülümsedi. "Kıskanıyor musun beni?"
- Tabi ki hayır.
Konuyu değiştirmek amaçlı başka bir soru yönelttim. "O arabada ki saldırı neydi?" Derin bir nefes aldı, bu olayın canını sıktığı belliydi. "Boşver bunları sen, zamanı geldiğinde anlatırım." Kafamı sallayarak tekrar bir soru sordum. "Neden dağ evinde kalacağız?"
- Duru, farkında mısın çok soru soruyorsun? Boşver bunları, hadi çorbanı iç.
İçimde ki his bir şeyler var diyordu. Bir şeyler var.
1 Gün Sonra
Sabahın serinliği yüzümü okşuyor, huzurlu bir nefes almamı sağlıyordu.- Erken uyanmışsın.
Arkamda ki sesle başımı arkaya çevirerek bana doğru gelen Alaz'ı gördüm. Yanıma geldiğinde kafamı hafifçe salladım. "Buranın sabah serinliği çok güzel."
- Öyledir, gideceğimiz dağ evi daha güzel.
Gülümsedim. "Başın nasıl oldu?" Diye sordu Alaz. "Daha iyi," diye cevapladım.
- Aa sizde benim gibi erken uyanmışsınız.
Yanımıza gelen kişiyle yumruklarımı sıktım. Bu kızın evinde olmaktan gerçekten hoşlanmıyordum. Alaz "ben içeriye geçiyorum," diyerek yanımızdan ayrıldı. Dudağımın bir tarafı keyifle kıvrıldı. Alaz, Asude her yanımıza geldiğinde o ortamdan ayrılıyordu. Asude öfkeyle bana döndü. "Hepsi senin yüzünden!" Kollarımı göğsümde birleştirdim:
- Pardon da, ne yapmışım ben?
"Alaz senin yüzünden benden uzaklaşıyor." Alayla gülümsedim. "Alaz sana yakın değildi ki, uzaklaşsın." Öfkeyle tısladı. "Kes sesini!"
- Sen kes sesini Asude! Alaz'ın eski sevgilisi olmak dışında bir vasfın yok.
"Sen kendinin bir vasfı olduğunu mu sanıyorsun?!"
- Hayır, ama en azından ben Alaz'ın karısıyım. Senin gibi yüzüne bakılmayan bir eski sevgili değilim.
"Sen benimle nasıl böyle konuşursun? Kimin evinde kaldığını unutma, haddini bil!" Ona iyice yaklaşarak meydan okuyan sözlerle konuştum:
- Ben gayette seninle böyle konuşabilirim. Ayrıca madem bizim evinde kalmamızı istemiyorsun, o zaman bizi evinden gayette gönderme hakkına sahipsin. Aa ama tabii sen daha Alaz'ı elde edeceksin, o yüzden senin evindeyiz değil mi? Kusura bakma.
Gözlerinde ki büyük öfkeyle elini kaldırdı tam bana tokat atacaktı ki kolunu tutan elle yüzü bembeyaz oldu. Alaz Asude'nin tuttuğu kolunu indirerek öfkeyle konuştu. "Sen kendini ne zannediyorsun da karıma vurma hakkını kendinde bulabiliyorsun?!" Asude ne diyeceğini bilemeyerek öylece kalakalmıştı. Ben ise oldukça şaşkındım. Alaz bana döndü. "Duru, hazırlan gidelim." Alaz arkasını dönüp gidecekken Asude'nin kolunu tutup durdurmasıyla ona döndü. Asude ağlamaklı sesiyle konuştu:
- Alaz, bana neler söylediğini duymadın mı?
"Duydum Asude ama hak ettin." Şaşkınlıka Alaz'ın arkasından eve girdim. Ve yüzümde ki aptal gülümseme ile hazırlanmaya başladım.
3 Saat Sonra
- Isınırız şimdi.Alaz'a başımı sallayarak şöminenin karşısında ki mindere oturdum. Bu dağ evi oldukça soğuktu. Alaz elinde ki iki kahveyle yanımda ki mindere kurulup kahve kupalarından birini bana uzattı. "Asude'ye bugün söylediklerin..." Hızla sözünü kestim. "Asude'ye bugün söylediklerim hakkında bir anlam çıkarmana gerek yok. Ona sinirlendiğim için o sözleri söyledim." Çarpık bir gülümsemeyle bana baktı.
Gözlerinin yeşillerine baktım. Orman gibiydi gözleri, beni hedefine aldığında kayboluyordum sanki...
Sert yüz hatlarına sahipti. Sol yanağında ki gamzesi genişçe gülümsediğinde belli oluyordu. "Beni bu kadar incelemen hoşuma gitti." Alaz 'ın cümlesiyle bakışlarımı ondan çektim. Umarım utandığımı anlamazdı. "Şöminenin yüzüne vuran ışığından dolayı mı yüzün kırmızı? Yoksa utandığın için mi? Dudağımı ısırdım. "Şöminenin ışığından," diyerek geçiştirdim.
Öğle vaktine yaklaşmamıza rağmen havanın kapalılığından ve evin ışığının kapalı olması nedeniyle ev biraz karanlıktı ve şöminenin ışığı yüzümüze vuruyordu. "Annen ile babanı özledin mi?" Diye sordu Alaz. 'Hayır' anlamında kafamı salladım. Onları özlememiştim. "Üzgün müsün?" Diye sordu. Aklıma sahilde ki yine aynı şekilde sorduğu bu sorusu aklıma geldi. Bakışlarımı yüzüne çevirdim. O da hatırlamış olacak ki gözlerimin içine baktı.
O gün ki gibi kafamı olumlu anlamda salladım. "Neden peki?" Diye sordu. Hüzünle gülümsedim. "Hayatımda yolunda giden birşey yok çünkü." Bakışlarını gözlerimden çekerek şöminenin yanan ateşine dikti. "Belki de olur kim bilir?"
- Hiç sanmıyorum,
diye cevap verdim. "Şu an nerede ne yapıyor olursan mutlu olursun?"
- Sevdiğim adamın yanında olursam.
Ağzımdan çıkan bu cümleyi büyük bir özlemle söylemiştim. Caner'i çok özlüyordum. Birkaç saniye sonra Alaz'ın beni şaşırtan cümlesini duydum.
- Belki de ileride seveceğin adamın yanındasındır şu an.
BÖLÜM SONU...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)
TeenfikceBir adam ve bir kadın. Geçmişin kirli pençeleri... İntikam almak isteyen bir adam. Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın. Kadının bu hayalini elinden alıp tutsak eden adam: ALAZ AKSOY Hayatı çaresizlikten ibaret olan, sürekli yar...