''Elif... Hakan'ın beni aldattığı kız.'' Bahadır'ın kaşları çatılırken, yüzündeki öfkeli ifade yerimde kımıldanmama sebep olmuştu. Onu tam tanımıyordum, belki de öfkelendiğinde delirip çevresine zarar veriyordu, nereden bilebilirdim? Söylememeliydim belki de, hata etmiştim.
Ne gözlerinde ne yüzünde şaşkın bir ifade bulamamıştım. Sadece öfke vardı. İnanmamış mıydı bana? Sinirinin muhatabı kimdi? Ben miydim yoksa Elif miydi? İnanmayabilirdi, bunu garipsemezdim.
Bir yanda hiçbir şeyi olmayan, yeni tanıştığı ben ve diğer tarafta da toz konduramayacağı sevgilisi vardı. Benim sözüme inanıp ona bunu yaftalamasını bekleyemezdim ama gerçeği ben biliyordum. Tabi onların ne zaman sevgili olduklarını bilmiyordum, Elif en azından onların ilişkisi için masum görünebilirdi.
''Saçmalama.'' Tam tahmin ettiğim gibi inanmamıştı. Bunun için ona kızamazdım ama o da bana kızmasındı. Emindim gördüklerimden ve savunacaktım bildiğim şeyi sonuna kadar. ''Benzetmişsindir, vesikalık fotoğrafından ne kadar anlamış olabilirsin yüzünü?'' Bana kızıyordu. İlk defa bu kadar kızgın görüyordum onu. Geri adım atmayacaktım.
''Saçmalamıyorum! Bana inanmayabilirsin, yanıldığımı düşünebilirsin ve ben belki sana gerçeği kanıtlayamam ama gerçek bu.'' Ona en ikna edici bakışımı atmaya çalıştım ama oralı olmuyordu. Hiç mi şüphelenmemişti, çok mu güveniyordu? ''Hem ben neden böyle bir iftira atayım emin olmasam?''
''Yani söylerim nedenini ama yine tokat yemek istemiyorum.'' Masadaki bakışlarımı anında kaldırıp gözlerine ters ters baktığımda keyifsizce gülümsemişti.
''Bu sefer kesin çözüme gidip seni balkondan atabilirim!'' Korkmasını, bana bulaşmamasını istedim ama o bunun aksini ister gibi gülümsedi.
''Atsana.''
''Siz ne zamandır sevgilisiniz?'' Konunun değişmesini istemiyordum. Bu konuya burada açıklık getirmek istiyordum, haklı olduğumu bilmeliydi.
''Üç yıl.'' Burukça gülümsedim, aldatılmıştı.
Biz bir yıl önce ayrılmıştık ve ayrılık sebebimiz aldatmaydı. Aldattığı kızın da Elif olduğunu düşünürsek, Bahadır en az bir yıldır aldatıldığını bilmeden ilişkisine devam ediyordu ve belki de Hakan'la Elif de hala yasak aşklarını sürdürüyorlardı.
Belki de ayrılmışlardı, ilişkilerinin içinde kurdukları gizli ilişkileri çokta uzun sürmemişti ve kötü bir şekilde ayrıldılarsa eğer Hakan ondan intikam alıyor olabilirdi. Eğer böyleyse, Elif eski sevgilim derken haklı sayılabilirdi. Bu ihtimal daha ağır bassa da içimden bir ses gerçeğin bu olmadığını söylüyordu. Gerçeğin ne olduğuyla alakalı herhangi bir fikrim de yoktu.
''Kaybedenler kulübüne hoş geldin.'' Anlamadığını belli eden bir bakış attığında, açıklama gereğinde bulundum. ''Bir yıl önce, beni aldattığı için ayrıldım ondan. Beni bir yıl önce aldattığı kızla sen üç yıldır sevgiliymişsin.''
''Saçma sapan konuşmayı bırak artık İlayda!'' Dizginleyip yerini gülüşlerine bıraktığı siniri tekrar alevlenmişti. Karşımda Bahadır yoktu sanki, bir ateş topu vardı. Sözlerinin canımı yakmasına izin vermezdim belki ama bakışları yakıyordu.
''Doğruları söylüyorum, kabullenip kabullenmemek de sana kalsın.'' Sinirle yerinden kalktığında, oturduğu sandalye utanmasa kendini balkondan aşağı atacaktı. Üzerime doğru gelip eğildi, gözleri gözlerime değdiğinde geri çekilme isteğimi bastırmak zordu.
''Bir daha sakın onun hakkında saçma sapan konuşma.'' Bir süre daha kötü kötü bakmış, ardından defolup gitmişti. Gitsindi.
Sinirle masaya kollarımı koyup kollarıma yattım ve benim bile zor duyacağım bir sesle mırıldandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
AdventureYaptıkları fedakarlığın bedelini ödeyen üç arkadaş. Açığa çıkan gerçekler, herkesten gizlenen sırlar, anlam verilemeyen duygular, hayal kırıklığıyla dolu hayatlar... Koca bir bilinmezlik, büyük bir karmaşa. ''Yürüdüğüm yol bataklık, burası çıkmaz s...