50:''Unutulmuş Hisler''

51 4 12
                                    

Sırtımı yasladığım duvardan ayırmıyor, etrafa anlamsız bakışlar atıyordum. Az önce yaşananlar hayal gibiydi, gerçek olduğuna ikna edememiştim hâlâ kendimi. Bahadır, adım sesleri duyunca biri geliyor diye düşünüp gitmiş, beni duygu karmaşasının içinde tek başıma bırakmıştı. Konuşamadığımız için üzgün olsam da ona olan özlemimi biraz olsun dindirebildiğim için mutluydum. Ona dokunmuş, hasretiyle yanıp tutuştuğumu anlamasını umursamadan öpmüştüm onu. O da benden farksızdı, özlemişti işte.

Bundan sonra ne olurdu, nasıl bir yol izlerdik bilmesem de mutlu hissediyordum kendimi. Uzun zaman sonra ait olduğum yerde hissetmiştim. Gelen kişi her kimse gelmemiş, adım sesleriyle huzurumuzu kaçırıp gitmişti.

Bu saatten sonra benim yapabileceğim pek de bir şey yoktu. Ondan bir adım bekleyecektim. Hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdi, buna kendimi hazırlamıştım. Bir bildiği olduğunu varsayıyor ve sabrediyordum.

Burada durmamın anlamsız olduğunu anladığımda duruşumu düzeltip içeriye doğru yürümeye başlamıştım. Toparlanmam gerekiyordu ama ben toparlanamayacak kadar dağınıktım.

İnsanların altmıştan geriye sayışını başta garipsesem de içinde bulunduğumuz organizasyonun amacını hatırlayınca duraksamamış, bozuntuya vermeden devam etmiştim. Eski yerime, masama gelmiştim, Hakan da buradaydı. Yanında tanımadığım iki adam vardı ve bir şey konuşmuyor, eğlenen insanları izliyorlardı. Ben de onlara gülümseyip yanlarına geçtim.

Yeni yıla Hakan'ın yanında dikilerek giriyordum ama tüm yılımın böyle geçmesini istemediğim için en azından bakışlarımı yanında olmak istediğim kişiye çevirmek istemiştim. Bakışlarım Bahadır'ı bulduğunda göz göze gelmiştik, onun da bakışları bendeydi. Dilan yanında oldukça keyifli bir şekilde otuzdan geriye sayıyor, etrafa gülücükler saçıyordu. O ise tüm ciddiyetiyle, çekinmeden bana bakıyordu. Üstelik geri sayıma da katılmıyordu.

''On, dokuz, sekiz...'' Koskoca bir yılı geride bırakıyorduk ve bu benim hiç umurumda değildi. ''Yedi, altı, beş, dört...''

Bahadır'ın yüzünde oluşan belli belirsiz gülüşe anında karşılık verirken Hakan'ın bakışlarının bende olup olmamasını o anlığına umursayamamıştım. Bencil olmak istediğim anlardan biriydi. Bedelini ödeyen bensem yaptığım hataların sebebi bencillik olabilir miydi?

''Üç, iki, bir...'' Gülüşüm, tıpkı onunki gibi büyüdüğünde ışıklar yanıp sönmüştü. ''Sıfır!'' Anlamsız çığlıklar eşliğinde insanlar birbirine sarılırken etrafıma bakınıyor, anlamaya çalışıyordum amaçlarını. Yeni bir yıl, yeni bir başlangıçtı belki ama bu kadar anlam yükleyip gözümde büyütemiyordum. Yaklaşık bir yıldır daha gerçekçi ve karamsar bir insandım, en azından kendi gözlemim bu yöndeydi.

''Yeni bir yıl, yeni umutlar. Öyle değil mi karıcığım?'' Bakışlarımı Hakan'a çevirdim, yanındaki adamlar gitmişti.

''Hı hı.''

''Senin yeni yıldan dileğin nedir?'' Bakışlarımı yüzüne çevirdim. Yüzünde yarım bir gülüş vardı. 

''Yeni yıldan niye bir şey dileyeyim Hakan?'' Güldüğünde gülüşündeki keyifsizliği hissedebiliyordum.

''Senin dileğin yılbaşı olmadan gerçekleşti, değil mi? Haklısın.'' Kaşlarımı çattım, ne demek istiyordu?

''O ne demek?'' Bakışlarımı etrafta gezdiriyor, Bahadır'ı arıyordum ama ortalıktan yok olmuştu sanki. İnsanların karmaşası yüzünden göremiyordum.

''Boş versene, çok sıkıldım.'' Bakışlarımı ona çevirdim. ''Gitsek mi?''

''Ne güzel eğleniyoruz işte, nesinden sıkıldın?'' Derken yüzüme yalandan bir tebessüm kondurmuştum. 

KARMAŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin