26:''Anlaşılmaz Gerçeklik''

53 9 20
                                    

Kalbimin sesini tüm mahalleye duyurabildiğim yağmurlu bir gecede, benim için koca bir bilinmezliği ifade eden adamla el ele evimize yürüyorduk.

Kendimle bile yüzleşemeden, onunla yüzleşmeyi beklemiyordum elbette ama az önce yaşananların şokunu da kolay kolay atlatamayacaktım. Ne olmuştu öyle?

Ne ona ne de kendime inanamıyordum. Birazdan uyanacakmışım da bu aptal hislerden, atlatamadığım yaşanmışlıklardan kurtulacakmışım gibi geliyordu.

Onun bir sevgilisi vardı, benimle de yolları onu ararken kesişmişti zaten. Onu itmeliydim. Bir yanlış yapıp beni öpmüştü, ona uyup bu yanlışa ortak olmak yerine onu kendimden uzaklaştırmalıydım. Kendimi bu yüzden çok kötü hissediyordum.

Onu tekrar öpmek isteyeceğimi bildiğim ve beni öperken hiç kötü hissetmediğim için de ayrı suçluyordum kendimi.

O gün sevgilisinden ayrılmak için oraya gitmiş olması hiçbir şeyi değiştirmiyordu benim için. Ayrılamamıştı ve ne olursa olsun hala sevgililerdi. Çok değil, saatler önce dip dibelerdi hem de benim yanımda.

Suçluluk duygusuyla harmanlanan pişmanlığımla birlikte elimi ondan kurtardım. Her ne kadar sıcacık elini tutmak bana fazlasıyla güven verse de benim ödün veremeyeceğim bir karakterim vardı, böyle bir yanlışa göz yummamalıydım. Ondan uzak durmam gerekiyordu.

Beni dört yıldır sevdiğini söylemesini ise hiçbir mantıklı açıklamaya bağlayamıyordum. Biz dört yıl önce tanışmıyorduk bile, ikimizin de bambaşka hayatları vardı.

Elimi çekmemle bakışları bana dönmüştü. Göz göze geldiğimizde gözlerimdeki ifadeden ne hissettiğimi anlamış olacak ki sıkıntılı bir nefes verip önüne dönmüştü.

''Pişman mısın?'' Güldüm. Yok canım, neden pişman olacaktım ki?

''Senin sevgilin var Bahadır!'' Dedim öfkeyle. Bu rahatlığını anlayamıyordum, aslında anlayamadığım tek şey rahatlığı da değildi. Mesela beni dört yıldır nasıl sevdiğini de anlayamamıştım, tanışmıyorduk bile düne kadar. Üstelik beni dört yıldır seviyorsa, neden başkasını almıştı hayatına?

''Doğru, beni bir yıl boyunca aldatıp üstüne aldattığı adamla ortak bir plan yapıp kendini kaçırılmış gibi göstererek beni tehdit eden, beni aptal yerine koyan bir sevgilim var.'' Söyledikleri yenilir yutulur şeyler değildi, belki siteminde haklıydı ama yine de yanlıştı bu.

''O seni aldattı diye sen de mi onu aldatacaksın?'' Duraksadım, aklıma gelen ihtimali kafamdan atamayacaktım. ''Yoksa... ondan intikam almak için mi öptün beni?'' Başını yana yatırıp ciddi misin der gibi baktı yüzüme. Yolun ortasında durmuştuk tekrardan, bir türlü ilerleyemiyorduk.

''Saçmalama İlayda, ben gözünde intikam için birini öpecek bir adam mıyım?'' Başımı önüme eğdim. ''Beni aldattı İlayda, ben onu affetmedim ki. Ayrılmak için yüzleşeceğim, muhatap olacağım biri bile yok karşımda.''

''Anlamıyorum ben Bahadır. Madem sevmiyorsun neden katlandın bunca şeye? Neden onu kurtarmak için bu kadar çabaladın, sana sarılmasına izin verdin? Ayrıca dört yıldır seni seviyorum ne demek?'' Bütün sorularımı tek nefeste sıralarken, unuttuğum bir şey var mı diye düşünüyordum. Koca bir bilinmezliğin içindeydim. Yağmur bitmişti.

''Başta bilmiyordum onu kaçıranın Hakan olduğunu, sevmesem dahi kimseyi böyle bir durumda terk edip gidemem. Hakan'la onu daha önce birlikte görüp uzaktan izlemiştim. Onları ilk gördüğümde şüphelensem de suçlamadım, arkadaşıdır diye sorgulamadım bile. Mesajları görünce emin oldum aldattığından.

Yüzleşmek için buluşacağımız gün bir telefon geldi, kaçırıldığını öğrendim; ayrılamadık. Sen Hakan'ın fotoğrafını gösterdiğinde taşlar yerine oturdu ama size belli edemedim. Amaçlarını öğrenmem ve sizinkileri kurtarmamız gerekiyordu.''

KARMAŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin