''Vallahi ben de çok acıktım, size evden yemek ne bulduysam getirdim. Yardımcı ablamız var, sağ olsun koydu her şeyden.'' Birlikte balkondan çıktığımız sırada aynı zamanda konuşuyorduk da. Anneannem odada, ağlayarak televizyon programı izliyordu.
''Niye ağlıyorsun anneanne?'' Yanına gidip, Burak ve Bahadır'a gitmelerini söyledim. Onların yanında rahat konuşamazdı, biliyordum.
''Oğlu kaçırılmış kadının. Benim de yavrum kaçırıldı.'' Dedi hıçkırıkları arasından. Endişeyle baktım yüzüne, hiç iyi görünmüyordu. Kollarımı boynuna dolayıp sardım sarmaladım onu. Sarılmama aynı içtenlikte karşılık vermişti.
''Canımsın sen benim, bana güvenmiyor musun? Kurtaracağım kardeşimi, seni üzgün görmek beni mahvediyor kraliçem.''
''Güvenmez olur muyum deli kızım benim, güveniyorum tabi. Yine de elim kolum bağlı oturunca böyle doluveriyorum yavrum, sen takma kafana beni. Hadi git, arkadaşlarına yardım et.'' Ellerimi yanaklarına götürüp gözyaşlarını sildiğimde bana iyi olduğunu kanıtlamak ister gibi gülümsedi. Yanağından kocaman öptüğümde ise gülüşü büyümüştü.
''Sofra hazır, gelin hadi!'' Burak'ın sözleri üzerine birlikte ayaklanıp mutfağa geçmiştik. Burak ve Bahadır, Burak'ın getirdiği yemekleri ısıtıp sofrayı hazırlamışlardı.
◑◑◑
Sofrayı hep birlikte topladıktan sonra odaya geçmiş, bol sıkılmalı bir akşam geçirmek üzere yerlerimize oturmuştuk. Telefonuma bakıp boş boş sosyal medyada gezmekten bağımlı olmuştum. Keşfet kısmına tıklayıp hiç umurumda olmayan gönderilere bakarken gerçekten sıkıntıdan delirecek gibi hissediyordum.
Merakımdan Burak'ın ailesinin hesaplarına bakmıştım. Onlardan istediğim verimi alamayınca arama kısmına Elif'in ismini girdim. Türkiye'de bu ad soyada sahip çok insan olduğu için bulmam zor olur diye düşünsem de ilk sıralarda bulmuştum onu.
Hesabı herkese açıktı. 247 takipçisi vardı ve 50 kişiyi takip ediyordu. Profil fotoğrafında deniz kenarında durmuş, kameraya ciddi bir ifadeyle bakıyordu. Güzel çıkmıştı gerçekten, kabul etmek lazımdı bazen. Dokuz gönderisinden en son paylaştığına tıkladım.
Tek başına bir fotoğrafını paylaşmıştı iki ay önce. Altında güzel günler göreceğiz yazıyordu. Sırayla fotoğrafları arasında dolaşırken tüm fotoğraflarda yalnız olması dikkatimi çekmişti. Bahadır'la da başkasıyla da fotoğrafı yoktu.
Tam hesabından çıkacakken Bahadır'dan takip isteği düşmüştü bildirimlerime. Yakalanmış gibi alelacele sildim arama geçmişimi. Göz ucuyla Bahadır'a baktım, bana bakmıyordu.
Biraz bekledikten sonra takip isteğini kabul edip ben de istek attım. İsteğimi kabul ettiğinde profilini gezeceğimi düşünmesin diye hemen telefonu elimden bıraktım ve bakışlarımı televizyona çevirdim.
Ben İlayda, yirmi yedi yaşındayım.
Koltukta uyuklamaktan sıkılıp ayaklandım, saat de geç olmuştu zaten. Üstelik yazıktı Bahadır'a, oturduğumuz odada yattığı için biz gitmeden yatamıyordu.
''Ben yatıyorum, iyi geceler.'' Herkesten iyi geceler dileklerini aldıktan sonra yatma hazırlığımı resmi olarak başlatmıştım.
Lavabodan çıktıktan sonra gözüm annemin odasına takılmıştı. Ona olan özlemimi içimde halledemiyordum. Uzun zamandır yeterince üzgün olduğum için odasına girip kendimi daha fazla üzmek istememiştim ama sanırım dayanamayacaktım. Anneannem, annemin yatağında yatmama bir şey demiyordu.
Odama gidip dolabımı açtım ve dolabımdaki tek yeşil kıyafete uzandım. Bu elbiseyi annem almıştı bana. Dümdüz bir kumaştı ve oldukça rahattı bu yüzden yatarken giymemde hiçbir mahzur yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
AdventureYaptıkları fedakarlığın bedelini ödeyen üç arkadaş. Açığa çıkan gerçekler, herkesten gizlenen sırlar, anlam verilemeyen duygular, hayal kırıklığıyla dolu hayatlar... Koca bir bilinmezlik, büyük bir karmaşa. ''Yürüdüğüm yol bataklık, burası çıkmaz s...