Gözlerimi araladığımda karşılaştığım gecenin karanlığıyla afallamıştım. Ne ara uyuduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Karanlığa alışan gözlerimi ovuşturup kuruluk hissini gidermeye çalışırken bir yandan da esniyordum. Bakışlarımı etrafta dolaştırırken yanımda uyuyan Bahadır'ı fark etmiştim ve az kalsın çığlık atacaktım. Onu görmeyi beklemiyordum, yatağına gitmemişti. En son film izlediğimizi hatırlıyordum.
Uykum açıldığı için yataktan kalkıp ağır adımlarla lavabonun yolunu tuttum. Bahadır'ı uyandırmamak için sessizce ilerliyordum.
Lavabodan çıktığımda uykum iyice açılmıştı ve saatten bihaberdim. Bakmaya üşenip yatağa geri döndüm. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp bacaklarımı kendime çektim. Bomboş duvara bakarken ne düşüneceğimi şaşırmıştım. Her şey o kadar üst üste gelmişti ki...
Her acı bir gün geçerdi, değil mi? Benim acım ne zaman geçecekti? Bir yılda geçer miydi, yıllarca süründürür müydü beni bu acı? Ölene kadar beni bırakmayacaktı, biliyordum. Bu bilinmezlik beni bir gün delirtecekti. En büyük acının bu olmadığını biliyordum, çok daha büyük acılar vardı bu hayatta. Yine de yeterince canımın yandığını düşünüyordum, artık mutlu olmak istiyordum ama hayat müsaade etmiyordu.
Kimsesizdim, kimsesiz olmaya devam edecektim. Değişen bir şey yoktu.
Annem olsaydı eğer ona sarılıp ağlar, içimi döker rahatlardım. Anneannem olsaydı ona da sarılıp ağlayabilirdim, o da anlayabilirdi. Aslında benim sorunum anlaşılmamak değildi, anlatamamaktı.
Gözlerimin içine bakıp acımı anlayan birini beni anlamamakla suçlayamazdım. Bu karmaşık dünyamda, beni çözemese de onu suçlamazdım ben. O, anlıyordu beni ama benim hikayem yalnızlığı anlatıyordu, belki de sınavım buydu.
Yatakta kayıp yatar pozisyona geçtikten sonra bakışlarımı Bahadır'a çevirdim. Yan dönmüştü ve yüzü bana dönüktü. Ben de yan dönüp elimi yüzüne götürdüm. Parmaklarımı ufak dokunuşlarla sakallarında gezdirdim.
Gözyaşlarım usul usul akarken boşta kalan elimi başımın altına koydum. Uyurken ayrı bir güzel görünüyordu.
''Özür dilerim sevgilim.''
◑◑◑
Gözlerimi araladığımda yatakta yalnızdım. Saat kaçtı?
Esneyip ayılmaya çalıştıktan sonra uzanıp komodinden telefonumu aldım.
15.37
Kaşlarım çatılırken neye uğradığımı şaşırmıştım. Gece uyuyamamış, saatlerce Bahadır'ı seyretmiştim ve hava aydınlandığında hala uyanık olduğumu hatırlıyordum. Ne ara uyuduğum hakkında da bir fikrim yoktu ama yine de bu kadar uyumayı beklemezdim. Neden uyandırmamıştı beni Bahadır?
Yatakta doğrulup sıcak bir duş almak üzere lavaboya doğru ağır adımlarla ilerledim. Ayılmanın tek yolu buydu, sersem gibiydim.
◑◑◑
''Uzaklara dalıp gitme, gözlerin de dolmasın. Kimse böyle yalnız olmasın...'' Şarkı mırıldanarak saçımı kuruluyordum.
Bugün düne göre daha iyiydim. İyi olmaktan kasıt neydi bilmiyordum ama benim kıstasım önceki günümdü, zira kendimi gerçekten iyi hissettiğim gün sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadar azdı.
Çalan kapıyla bakışlarımı kapıya çevirdim. ''Gel.'' İçeri giren kişi tahmin ettiğim gibi Bahadır olmuştu.
''Uyandın mı sonunda?'' Gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
AdventureYaptıkları fedakarlığın bedelini ödeyen üç arkadaş. Açığa çıkan gerçekler, herkesten gizlenen sırlar, anlam verilemeyen duygular, hayal kırıklığıyla dolu hayatlar... Koca bir bilinmezlik, büyük bir karmaşa. ''Yürüdüğüm yol bataklık, burası çıkmaz s...