''Tüm hazırlıklar tamam, değil mi? Kontrol ettiler mi? Burak bu gece benim için çok önemli, lütfen bir sorun olmasın.'' Burak defalarca her şeyin tamam olduğunu söylemesine rağmen ben onu sık boğaz etmekten vazgeçmiyordum.
Dün uzun bir süre düşünmüş ve aradan kaç saat geçtiyse düşünürken uyuyakalmıştım. Sabahtan beri koşuşturmaktan Bahadır'ı görememiştim bile. Kahvaltı dahi etmemiş, bir şeyler atıştırmıştım.
Hava kararmak üzereydi ve ben heyecanlı değil, gergindim. Bile bile attığım her adım yüzünden kendime o kadar öfkeliydim ki... keşke demek istemedikçe pişmanlıklarım gelip beni buluyordu.
''İloş rahat ol biraz, neden bu kadar gerginsin? Gören de ilk buluşmanız falan sanacak. Her saniye berabersiniz be!'' Burukça gülümsedim. Haklıydı, şimdilik.
''Özel bir şey değil, ben birinden gizli bir şeyler yaparken hep gerilirim.'' Burak'ın da aklında şüphe bırakmamam gerekiyordu ve ben bunu beceremiyordum.
''Şimdi sakince gidiyorsun odana, hazırlanıyorsun güzelce. Bir saat içinde hazır ol, aşağıda araba seni bekliyor olacak. Ben Bahadır'ı bir şekilde ikna edip getireceğim, gerisini bana bırak.'' Gülümsedim.
Aklıma gelen düşünceyle gülüşüm solarken ona sıkıca sarıldım. Ani sarılmama anlam veremediğini anlasam da karşılık vermişti.
''İyi ki varsın Burak.'' Sırtımı sıvazladı. Ağlamak istemediğim için bakışlarımı tavana çevirmiştim.
''Sen de iyi ki varsın İloş.''
◑◑◑
Aynadan kendime bakarken üzerimdeki elbiseyi inceliyordum. Uzun, kırmızı elbisem kolsuzdu. Küçük bir göğüs dekoltesi ve ona kıyasla daha geniş bir sırt dekoltesi vardı. Saçlarımın kapattığı sırt dekoltesi göze batmıyordu.
Parfüm sıkıp çantamı da aldıktan sonra Burak'a mesaj atmıştım. Son kez etrafı kontrol edip odadan çıktım. Mesajıma karşılık aramıştı. Aramasını cevaplandırıp telefonu kulağıma götürdüm.
''Efendim Burak?''
''Ben şimdi son kontrolleri yaptım. Aşağıda araba seni bekliyor. Şimdi eve geliyorum, Bahadır'ı alıp getireceğim.''
''Süpersin.'' İçime adeta öküz oturmuştu. Düşüncelerim beni delirtiyordu. ''Her şey için teşekkür ederim Burak.''
''İlayda, daha kaç kere teşekkür etmemen gerektiğini söyleyeceğim?''
Bu sondu.
''İyi ki varsın.'' İç çektim. ''Kendine çok dikkat et, tamam mı?''
''Ağla bir de İloş.'' Güldüm, makyajımın hatırına akıtmıyordum gözyaşlarımı ama bunu bilmesine gerek yoktu.
''Ağlarım bak, beni biliyorsun.'' Güldüğünü işittiğim esnada evden çıkıyordum. Bir aksilik yaşamadığım için şanslıydım, biriyle karşılaşmaktan korkmuştum. Üstelik bu kişinin Bahadır olma ihtimali beni daha çok endişelendirmişti. Neyse ki korktuğum başıma gelmemişti. Evin neresinde olduğunu, neden beni hiç aramadığını merak ediyordum.
''Sulu göz.'' Görmeyeceğini bile bile gülümsedim.
''Görüşürüz Burak.''
''Görüşürüz İloş.'' Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes alarak kendimi toparlamaya çalıştım. Beni bekleyen arabayı kapısını açan adam sayesinde bulurken, teşekkür ederek bindim arabaya.
◑◑◑
Geniş camdan dışarıyı seyrederken Bahadır'ı bekliyordum. Burak gelmek üzere olduklarına dair mesaj atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
AdventureYaptıkları fedakarlığın bedelini ödeyen üç arkadaş. Açığa çıkan gerçekler, herkesten gizlenen sırlar, anlam verilemeyen duygular, hayal kırıklığıyla dolu hayatlar... Koca bir bilinmezlik, büyük bir karmaşa. ''Yürüdüğüm yol bataklık, burası çıkmaz s...