''Sürpriz.'' Dedi Hakan, gerçekten de sürprizdi. ''İçeri buyur etmeyecek misiniz? Neyse ki ev sahibi sayılırım.'' Diyerek içeri girdiğinde tepkisiz bir şekilde arkasından bakıyordum. Elif, Esma ve Caner de arkasından girmişti.
''Abla...'' Hala şokta olsam da bir nebze de olsa kendimi toparlayıp Caner'in bana sarılmasına karşılık verdim. Göz ucuyla Hakan'a bakıyordum. Mutfağa gidip aldığı büyük pizza tabağıyla yanımıza gelmişti. Bir yandan eline aldığı pizzadan yerken bir yandan da konuşuyordu.
''Çok güzel olmuş Bahadır, eline sağlık.'' Dedi oldukça gamsız bir sesle. Sanırım gamsız olmak sandığım kadar iyi bir şey değildi. ''Çekinmeyin, yiyebilirsiniz.'' Diyerek son derece nazik bir şekilde hepimize tabağı uzatmış, kimseden geri dönüş alamamıştı.
Bulunduğum ortam en az kafamın içi kadar karmaşıktı. Ben, eski sevgilim, sevgilim ve sevgilimin eski sevgilisi...harika!
''Onca saat ayakta dikilemem, hadi gelin oturalım.'' Diyerek içeri girdiğinde biz de koyun sürüsü gibi peşinden gitmiştik.
Bahadır, Burak ve ben üçlü koltuklardan birine oturduğumuzda Caner ve Hakan da teklilere oturmuşlardı. Elif ve Esma da diğer üçlü koltuğa, karşımıza geçmişlerdi.
''Müjdemi isterim. Bugün rehinelerimi serbest bırakıyorum, artık onlarla bir işim kalmadı. Eve teslim etmeye geldim. Tabi öncesinde, tam anlamıyla içinizi dökemediğiniz için şimdi dökmenizi istiyorum. Biraz yüzleşelim, değil mi?'' Hakan'ın sözleriyle bakışlarımı Bahadır'a çevirdim. Nedense yine bir şey çıkacak, her şey kötüye gidecek gibi geliyordu.
''Bitti mi yani? Hayatımızdan defolup gidiyor musun?'' Burak'ın sözleriyle gülesim gelmişti ama tuttum kendimi.
''Size esir hayatı yaşatacak değilim, her güzel şeyin bir sonu var değil mi? Amacım henüz ulaşamasam da sizinle işim bitti. Bence üzülmelisiniz, rehin alındığınız yerdeki konforu evinizde bulamazdınız.'' Hakan'ın sözlerine kimse itiraz etmemişti. En azından kimseye işkence etmemiş, fiziksel olarak zarar vermemişti. Bu da bir şeydi. ''Şimdi yüzleşmeye gelelim. Esma, söyleyecek bir şeyin var mı?''
''Yok.'' Dedi Esma, net bir şekilde. Başı önündeydi.
''Burak, senin ona söylemek istediğin bir şey var mı?'' Bakışlarımı Burak'a çevirdim. Oldukça öfkeli görünüyordu.
''Yok.'' Dedi o da, tok bir sesle.
''Pekala, siz susun ben sizin yerinize de konuşurum. Esma'nın burada oluş amacı ondan intikam almak istememdi. Onu unutsam da, silip atsam da asla geçmeyecek bir yara bırakmıştı bende. Aldatmadığım halde aldatmakla suçladı beni. Şimdi beni severek aldattığı sevgilisiyle arası bozulduğu için hiç mutsuz değilim, zaten bunu istiyordum ama Burak'a üzülüyorum. Hiç sevmesem de, haz etmesem de senin aptal hislerin yüzünden birinin üzülmesini istemezdim. Unutur ama biliyorum. Ben nasıl unuttuysam o da öyle unutur.
Sen de gider, kendine yeni bir sevgili yaparsın. Onu da Burak'ı unutamadığın için aldatır, hayatının sonuna kadar böyle sürünüp gidersin çünkü senin hak ettiğin hayat bu. Sahip olduğun sevginin kıymetini bilmeyip kaybettiğin için, sana en büyük ceza sevgisizlik. Ötesi varsa da önemli değil, çokta önemli değilsin gözümde. Amacıma ulaştım, intikamımı aldım. Şimdi çık git hayatımdan.''
Hakan'ın uzun konuşması bittiğinde, Esma kendine söylenen sözleri sineye çekerek anında ayaklanmış ve odadan çıkmıştı. Polise gitse ne olacaktı? Kapıyı ardından sertçe çarptığında aklımdaki tek soru buydu.
''Polise gidemez, sebebini çok iyi biliyor o.'' Dedi Hakan, aklımı okumuş gibi. Bakışlarımı Burak'a çevirdiğimde yüzündeki üzgün ifade canımı acıtmıştı. Sevdiklerim hep mutlu olsun, sürekli gülsün istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
AdventureYaptıkları fedakarlığın bedelini ödeyen üç arkadaş. Açığa çıkan gerçekler, herkesten gizlenen sırlar, anlam verilemeyen duygular, hayal kırıklığıyla dolu hayatlar... Koca bir bilinmezlik, büyük bir karmaşa. ''Yürüdüğüm yol bataklık, burası çıkmaz s...