Video bittiğinde dolu gözlerle ekrana bakan Burak'a hiçbir şey demeden sarıldım. Onu ilk defa bu kadar üzgün görüyordum. Üstelik üzüntüsünü gülüşünün ardına da saklayamamıştı bu sefer.
Burak sarılmama karşılık verirken Bahadır da sarılmamıza katılmıştı.
Sessiz salonda Burak'ın hıçkırıkları ve iç çekişleri yankılanırken benim de gözlerim dolmuştu. Sevildiğini sanmak çok kötüydü. Üstelik kullanılmıştı. Esma'nın elindekiyle yetineceği bir seçenek olmuştu. Bunun ne kadar kırıcı olabileceğini tahmin dahi edemiyordum.
''Beni gerçekten sevdiğine inandığım tek kişi oydu.'' Gözyaşlarının arasından, titreyen sesiyle zar zor konuşmuştu. ''Her şey yalanmış.'' Hissettiği acı öyle büyüktü ki gülüşünün arkasına bile saklayamıyordu.
Bizden ayrılıp bakışlarını televizyona çevirdi ve boş gözlerle ekrandaki anahtara baktı. Gözleri kıpkırmızıydı, çenesi seğiriyordu. Boynundaki damarlar belirginleşmiş, dudakları kurumuştu.
''Hayatım boyunca kendimi hep değersiz hissettim. Her şeye karşı gülüyor, neşeli olmaya çalışıyordum ve insanlar bunu çok iyi kullanıyordu. Ben bir şeyleri alttan aldıkça hep üstüme geldiler. Boş verdim, insanlara kendimi anlatmak istemedim çünkü anlamazlardı. Ailem bile beni anlamazken, başkalarından anlamasını da beklemedim.
Zengin bir ailede büyüdüğüm için herkes çok mutlu olduğumuzu zannediyordu. Feyza Yavuz sağ olsun, düzenli olarak mutlu aile fotoğrafları çektirip sosyal medyada paylaştığı için herkes bizi örnek bir aile zannediyordu.''
Feyza Yavuz'un oğlu muydu Burak? Belki de sorulması en gereksiz soruyu sordum ama yapacak bir şey yoktu, meraklıydım.
''Sen Feyza Yavuz'un oğlu musun?'' Burak'ın yüzü hiç yabancı gelmemişti gözüme, bu yüzdendi demek ki. Yakından takip etmesem de bildiğim ve sevdiğim sosyal medya fenomenlerinden biriydi annesi. Aile fotoğraflarına bakıp imrendiğimi hatırlıyordum, demek ki hiçbir şey göründüğü gibi değildi.
''Maalesef.'' Cevabını verdikten sonra derin bir iç çekti. Perişan haldeydi. ''Annem sadece onun hakkında söylenenleri, konuşulanları umursar. Bizi hiç umursamadı. Sanki fotoğraflarını süsleyelim diye doğurmuştu bizi. Babam ondan farklıydı, çocuklarına daha düşkündü ama beni çocuğu olarak görmüyordu.
Kız kardeşimi prenses, abimi prens gibi büyüttü babam. Bense korkuluktum sanki. Onun için her zaman bir fazlalıktım, belki de bir hata, bilmiyorum. Neden beni sevmediğine de mantıklı bir açıklama bulamıyorum. Abimi veliaht gibi büyüttü, her kararı ortak verdiler hayatında. Beni o kadar umursamadı ki ne okuyacağıma, hangi üniversiteye gideceğime bile karışmadı. Sadece maddi yönden rahattım.
Onların her dediğini doğru kabul etmediğim için evin huzurunu kaçırdığımı söyleyip durdular. Sanki iyi anne baba olabilmişler gibi, hep beni suçladılar. Kalbimin kırıldığını hep gizledim, anlasınlar istedim ama anlamadılar. Ben de anlatmadım. Üniversiteye gittim, bir düzen oturttum kendime ve ailemle oldukça az muhatap olduğum için epey mutluydum. İnsan ailesiyle muhatap olmadığı için mutlu olur mu? Ben oldum.
Sonra bir kıza aşık oldum, o da bana aşık oldu sandım. Bana bakışları, tavırları çok farklıydı. Gerçekten beni sevdiğine inanmıştım. O kadar güzel zamanlar geçirdik ki, beni sevmeme ihtimali yoktu gözümde.
Bilmiyorum belki de gerçek sevginin ne olduğunu bilmediğim için böyle düşündüm, yerimde başkası olsa anlardı sevmediğini ama ben anlayamadım. Hayatım boyunca bir tek onun beni sevdiğine inanmıştım, o da yalanmış. Benim sevgimi kullanarak başkasını kıskandırmak istemiş. Beni hiçbir zaman sevmemiş.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
AdventureYaptıkları fedakarlığın bedelini ödeyen üç arkadaş. Açığa çıkan gerçekler, herkesten gizlenen sırlar, anlam verilemeyen duygular, hayal kırıklığıyla dolu hayatlar... Koca bir bilinmezlik, büyük bir karmaşa. ''Yürüdüğüm yol bataklık, burası çıkmaz s...