Buraya başlama tarihinizi bırakır mısınız?
Bölüm boyunca fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen.
İyi okumalar.
🥂🔥
İlk defa geldiği yere bir adım attığında ciğerlerine hapsolan kokuyla yüzünü buruşturdu Asiye ve geri çıkmak için arkasını döndü.
O an da telefonuna gelen bildirim sesini duyunca küçük çantasından çıkardı telefonunu söylenerek, ne diye sessize almamıştı ki sanki?
Ekranda gördüğü isimle içinde yine bir sürü duygu peyda oldu. "Asiye konuşalım, lütfen." yazan bildirime histerik bir şekilde güldükten sonra güç düğmesine uzun süre basılı tutarak kapattı telefonu.
Savaş... Bugüne kadar hep duygularının savaşı olduğunu düşünürdü ona bakarken. Gözleri gözlerine değmesin diye savaşırdı mesela, yansımasından kendisini gördüğü gözler, korkuturdu içini çünkü. Ama onun hayatının savaşı olduğunu anlamıştı, en temiz duygularının bir yatakta kirlendiğini öğrenirken anlamıştı.
Hatırladığı şeyler cesaret verince tekrar arkasını döndü ve kendinden emin adımlarla bara doğru ilerledi. İçerideki yoğun alkol kokusu, her nefesinde ciğerlerine dolarken midesinin bulandığını hissetti.
Bar sandalyesine oturduğunda kendisine bakan genç adam "Ne istersiniz?" diye sorunca sessiz kaldı birkaç saniye. Böyle alışkanlıkları yoktu, dolayısıyla ne istediğini bilmiyordu. "Sert bir şeyler olsun." diye klasik bir cevap verdiğinde ufak bir baş hareketiyle onaylandı.
Bakışlarını etrafta gezdirmeye başladığında kenarda köşede sızanlar, ortada dans edenler ve muhtemelen birazdan yukarıdaki odalardan birine çıkıp alkolün etkisiyle belki de pişman olacakları bir gece yaşayacak olan insanları gördü.
Duyduğu sesle önüne döndüğünde kendisine uzatılan içkisini aldı eline ve tek seferde tepesine dikti. Yüzü buruşurken "Nasıl içiyorlar bunu, tadı iğrenç gerçekten." dedi kendi kendine. Boş bardağı tekrar uzatırken "Aynısından." dedi duygusuz bir tonla.
4.bardağı kendisine uzatılırken yanında bir hareketlilik olsa da umursamadan tek yudumda içti yine. "Kendini bu kadar kaybetmek istediğine göre çok yakmışlar canını." diyen tok sese döndüğünde loş ışık altında çok seçemese de karşısında uzun, hoş bir adamın oturduğunu gördü.
O cevap vermek için dudaklarını aralarken adamın "Her zamankinden." dediğini duysa da alkolün verdiği etkiyle ne demek istediğini anlamadı.
Kısa bir süre sonra kendi boş bardağını tekrar uzatırken "Tamam, içme artık." diyen adama döndü ve kaşlarını çatarak baktı. "Sana ne be!" diye tersledi onu. Karşısındaki adamın kahkahasını duyduğunda kaşlarını çatmak istese de yapamayınca "Kaşlarımı çatamıyorum, ne koydunuz siz bunun içine? Yüz felci mi oldum yoksa?" dedi.
Duyduğu kahkaha artarken gülüşleri arasından "Kasların en fazla bu kadar kasılabiliyor demek ki." diyen adama anlamadan bakınca "Zaten kaşların çatık duruyorsun şu an, yüz felci olmadın hırçın kız." diye açıkladı.
Asiye, ona omuz silktikten sonra önüne uzatılan içkisini almak istediğinde "Tamam, yeter artık." dedi adam ve elindeki içkiyi almak için bir hamle yaptı. Asiye "Şş, karışma bakayım sen. İçeceğim, dedim." derken eliyle onu durdurmaya çalışınca "Yeterince içmişsin zaten." dedi bir nefes vererek. "İçerim, içebilirim. Hem sana ne ya, kimsin ki sen?"
"Sana yardım etmek isteyen de kabahat, ne halin varsa gör." dedikten sonra "Kırk yılın başı bir iyilik yaptık, gördüğümüz muameleye bak." diye söylenmeye devam etti. Asiye elindeki bardağı dudakları ile buluşturduktan sonra içtiği sıvı, boğazını yakarken yüzünü buruşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanfictionAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...