Selam, n'aber?
Fazlasıyla geç kalınmış bir bölüm ama reel hayatım o kadar olaylı ki bu ara, asla vakit ayıramıyorum maalesef. Elimden geldiğince çabuk atmaya çalışacağım bölümleri bundan sonra.
Atlas ve Doruk kavuştayııı! Bakalım, sevecek misiniz?
İyi okumalar.
🥂🔥
"Yavaş oğlum, düşeceksin." dedi Akif koşarak arabadan uzaklaşan Atlas'ın arkasından. "Ya dede, annemi çok özledim, hemen görmek istiyorum. Hem sürpriz bir resim çizdim ona, görmesi lazım."
Atlas'ın heyecanla söylediği şeye karşılık güldü Akif ve "Duyduğuma göre annenin de sana sürprizi varmış." dedi. Coşkuyla "Sürpriz mi?" diyen Atlas, sesli gülüşüne sebep oldu.
Hastanenin koridorunda ilerlerken, odadan çıkan Asiye önlerinde durup diz çöktü oğlunun önünde. "Anneciğim." dediğinde "Anne," dedi Atlas kollarını ona sararken. "Seni çok özledim." "Ben de seni çok özledim bir tanem."
"Anne senin için sürpriz bir resim yaptım." "Öyle mi?" derken güldü Asiye. "Bakabilir miyim peki?" "Senin de bana sürprizin varmış, dedem öyle dedi." "Evet, var." "O zaman önce sen göster sürprizini, sonra da ben, olur mu?"
Asiye havaya bakarak düşünür gibi yaptıktan sonra "Olur." dedi ve ayağa kalkıp elini uzattı oğluna. Birlikte Doruk'un yattığı odanın önüne geldikten sonra bir nefes verdi Asiye heyecanla ve kapıyı açtı.
Doruk, oğluna dolu gözleriyle bakarken "Resmine ben de bakabilir miyim babacığım?" dedi.
Atlas'ın yüz ifadesinden şaşırdığını anlarken "Baba..." diyen sesini duyunca birkaç damla yaş düştü Asiye'nin gözlerinden. "Oğlum."
Atlas koşarak babasının yatağının yanına geldiğinde arkasından gitti Asiye de ve onu yatağın üstüne çıkardı. Ellerini babasının yüzüne dayayan Atlas, yanaklarına arka arkaya öpücükler bırakırken, odayı ikisinin de gülüş sesleri doldurdu.
"Oğlum yavaş, canını acıtacaksın babanın." Atlas ona karşılık olarak kollarını babasının boynuna sardı. "Çok özledim seni canım babacığım." "Ben de seni çok özledim aslan oğlum benim."
"Sen neden o kadar uyudun baba, çok mu yorulmuştun?" "Çok çalışmıştım ya babacığım, ondan. Ama sizi görünce tüm yorgunluğum geçti." Doruk, Asiye'ye bir bakış attığında dolu gözlerine rağmen gülümsediğini görünce elini tutup bir öpücük bıraktı üstüne.
Yatakta yavaşça kenara kaydıktan sonra "Gel," dedi. "Ayakta kalma." Asiye gülümseyerek onun yanına oturduktan sonra bir öpücük bıraktı yanağına. Doruk kollarını çekirdek ailesi etrafında sararken, ciğerlerine dolan kokularıyla aldığı her nefes için şükretti.
Aylardır öldüğünü sandığı bir uykudaydı, herkes kaybetmişti ona olan inancını. Tek bir kalesi kalmıştı, ailesi. Uyanmıştı, yaşıyordu. Kendi hayatını Asiye'nin gözündeki ışıltıda görmüştü, o zaman anlamıştı yaşadığını, kalbinin attığını kalp atışları onunkine eş olunca anlamıştı, nefes aldığını oğlunun kokusu ciğerlerine dolunca fark etmişti. Kendisi için değil, onlar için sevindi hâlâ hayatta oluşuna. O zaten aylardır ölüydü ama eğer fani nefesi gerçekten kesilseydi ölen kendisi değil, Asiye'si olacaktı.
Asiye'nin saçlarına bir öpücük bıraktığında göğsüne sinişine karşılık gülümsedi. "Baba," diyen oğlunun yüzünü görmek için eğdi başını sonra. "Babam." dedi. Sesindeki titremeden hissedildi eskimiş hasreti, sanki dudakları muhtaçtı bu sözleri sarf etmeye, sanki susuzluktan değil de aşksızlıktan kurumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanficAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...