57| Son Durak

1.2K 99 217
                                    

Selam, n'aber?

Önceki bölüm çok ufak gerilmiştik, bakalım bu bölümde neler olacak?

Ben çok severek yazdım, umarım siz de seversiniz.

Yeni bölüm için sınır: 80 Oy ve 27 farklı kişiden yorum (sınırın geç doluyor olmasından memnun değilim ama bu konuda daha önce defalarca konuştum zaten, o yüzden ne diyeceğimi biliyorsunuz, tekrar etmek istemiyorum. Bu bölüme bakıp ona göre bir karar vereceğim.)

İyi okumalar.

🥂🔥

23 Ağustos 2023

"Asiye'm," diyen sesle gözlerinin yanmaya başladığını hissetti Asiye. Ellerini kavrayan adam, "Ne güzel olmuşsun böyle." deyince boynunu sağa eğdi hafifçe. Dolu gözleriyle ona bakarken, "Seni bir gün böyle beyazlar içinde göreceğimi biliyordum ama ne yalan söyleyeyim, bunun bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim."

"Baba..." diye konuşmaya başladığında "Sen bizim kıymetlimizsin," diyerek kesti annesi sözlerini. "Kalp ağrımsın Asiye, tek duamsın. Bugüne kadar da ayrıydık, yine zordu ama koca eli başkadır. Eğer kaşının eğilmesine, tek damla gözyaşına sebep olursa, bana verdiği sözü tutmazsa karşısında herkesten önce beni bulur o kerata."

Duyduğu şey ile gülerken "Ne yaşarsak yaşayalım sen bizim biriciğimizsin, her zaman orada bir evin var." diye devam etti babası, annesinin kaldığı yerden. "Ne zaman istersen kapısı sonuna kadar açık size, baba evinden çıktın ama orası hâlâ senin evin."

Asiye, dolu gözleriyle onlara sardı kollarını "Teşekkür ederim." dedikten sonra. "Sizden bunları duymak o kadar değerli ki benim için." derken nemlenen göz pınarlarına bastırdı parmaklarını. "Ne sandın küçük hanım, soyadın değişince bizim kızımız olmayacak mısın?"

Babasının şakayla söylediği şeye gülerken, dolu gözlerinden birkaç damla yaş düşünce "Ağlama inci tanem." dedi annesi. "Hem bak makyajın bozulursa beğendiremeyiz seni oğlana." "O kim de benim kızımı beğenmiyormuş, önce ayna tutup kendine baksın. Su gibi benim kızım," dedikten sonra kavradığı ellerinin üstüne bir öpücük bıraktı orta yaşlı adam ve "Kimse taş atıp bulandırmasın suyunu." diye devam etti. "Hep bugünkü gibi mutlu olun, birbirinize sevginiz de saygınız da hiç azalmasın, çocuklarınızı sevginizle sarıp sarmalayın hep."

Babasının göğsüne sindi Asiye, kolunu ona saran babası, diğer kolunu da annesine sarınca kendini çocukluğunda gibi hissetti. "Biz gidelim artık, Doruk gelir birazdan." diyen annesine "Kalsaydınız." dedi Asiye. "Yok kızım, gidelim biz. Hem kaynanan yapıştı torunuma, gidip biz de sevelim biraz."

Duyduğu şey ile güldü Asiye ve "Tamam," dedi gülerek. "Yanaklarını sıka sıka öpün ben gelene kadar." Ona güldükten sonra iki yanağından öptü annesi ve çıktılar gelin odasından. Onların hemen ardından çalan kapıdan Melisa ve Talya gelince güldü ve "Hoş geldiniz." dedi. "Asiye ciddi bir konu var." dediklerinde kaşlarını çattı ve "Ne oldu?" dedi korkuyla.

"Birazdan düğün başlayacak ama biz hiç fotoğraf çekmedik." diyen Talya'nın ardından "Ayakkabının altına isim de yazmamız lazım." dedi Melisa. Asiye duyduğu şey ile rahatlayarak gülerken, "Gelin hadi." deyince sarıldılar önce.

Kızlar gittikten kısa süre sonra duyduğu kapı tıklatılması ile heyecanla kıpırdandı Asiye, olduğu yerde. Kapıyı aralayan Doruk, kafasını içeri uzattı gözleri kapalı bir şekilde ve "Bakabilir miyim artık, uğursuzluk geçti mi?" dedi. Asiye, ona güldükten sonra "Geçti sevgilim, gel." dedi.

Gelin odasına giren Doruk, Asiye'yi süzerken gözlerinin dolduğunu hissetti. Aniden kendini çimdiklediğinde ona doğru atıldı Asiye ve "Ne yapıyorsun?" dedi. "O kadar güzelsin ki, gerçek olamayacak kadar... Bir an rüyada olmaktan korktum. Sen benim en güzel rüyamdan daha güzelsin Asiye."

BEYAZ ŞARAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin