Selam, n'aber?
Bu bölümü severek yazdım, özellikle son kısım çok içime sindi. Umarım siz de severek okursunuz.
Yeni bölüm için sınır: 75 oy ve 25 kişiden yorum
İyi okumalar.
🥂🔥
Asiye "Atlaaaas, neredesin anneciğim?" diyerek salona girdiğinde koltuğun önüne çökmüş, eliyle gözlerini kapatan oğlunu görünce güldü sessizce. "Allah Allah, nereye saklandı bu çocuk?"
Onun önünde olduğu koltuğa yaklaştıktan sonra "Yok, ben bulamıyorum oğlumu." dediğinde ellerini gözünden çekerek "Anne!" dedi Atlas.
Asiye gülerek "Annem." deyince heyecanla oturduğu yerden kalkan Atlas, dengesini sağlayamayıp tekrar düşünce Asiye'nin gülüşü doldurdu odayı.
Oğlunun önünde dizleri üstüne çöktükten sonra ellerini tuttu ve "Hadi kalk bakalım, hoppa." dedi. "Anneciğim çok güzel saklanmışsın, bulamadım ben seni."
Atlas "Baba?" deyince "Git, babanı bul hadi." dedi Asiye. Paytak adımlarıyla ilerleyen oğlunun arkasından gülerken, perdenin arkasındaki babasını bulunca kendisine dönüp gülen oğluna karşılık "Aferin benim akıllı oğluma." dedi.
Doruk, kucağına aldığı oğlunu havaya kaldırırken "Oğlum, nasıl buldun sen beni babacığım?" deyince "Hayret," dedi Asiye. "Halbuki çok iyi saklanmıştın, nasıl buldu acaba?"
"Asiye ne yapsaydım, mutfak dolabına sığmazdım." "Aşkım tüh, nasıl olur bu? Bana söylesen seni katlayıp sığdırırdık."
"Benle dalga geçmeden önce kendi oğluna bak, o nereye saklanmıştı?" "Koltuğun önüne." "Al işte." "Babasının oğlu, ne yaparsın, çekmiş işte sana."
Koltuğa oturan Asiye'nin yanına yerleştikten sonra "Bana çekmiş, değil mi?" dedi Doruk. "Canım oğlum ya, aynı bana benziyor." "Her şeyini ben çektim, o sana benzedi, hain evlat."
Doruk aceleyle telefonunu eline alıp ekranı açınca "Ne oldu?" dedi Asiye. "E hayatım, ilk defa oğluna kötü bir şey dedin, tarihe dakikası dakikasına geçmesi gereken bir olay bu."
Asiye "Aman ne komik." derken burun kıvırdı gülerek kendisine bakan Doruk'a. Babasının kucağında duran oğluna bakarken "Çok kıymetli benim oğlum, üzemem kimse için." dedi gülerek.
"Atlas gel anneciğim." diyerek kollarını ona uzattığında kendisine uzanan oğluna gülümsedi ve "Hadi gel, gidip sana yemek hazırlayalım." dedikten sonra kalktı oturduğu yerden.
Daha mutfağa yeni adım atmışken beline sarılan kollarla irkildi. "Aklımı aldın Doruk." diye sitem ettiğinde güldü Doruk ve "Benden başka neredeydi aklın?" dedi.
"Karnı aç bir oğlum var, ondaydı." "O zaman şöyle yapıyoruz," dedikten sonra Asiye'nin önüne geçti ve "Atlas gel babacığım," deyip kucağına aldı oğlunu. "Ben oğlumuzla ilgileniyorum, sen de yemeğini yap."
Asiye, ona gülümsedikten sonra dolaptan küçük tencereyi çıkardı ve oğlunun yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra işine döndü.
🥂🔥
"Anneciğim aç bakalım ağzını." deyip kaşığı Atlas'a uzattığında elindeki kaşığa uzanan oğluna güldü ve "Hayır bebeğim, kendin yiyemezsin." dedi. Mızıldanmaya başlayan oğlunu kucağına aldıktan sonra boynuna bir öpücük bıraktı ve "Ne oldu oğlum?" diyen Doruk'a dönmeden "Emmek istiyor." dedi.
"Lan sıpa, sen daha böyle ne kadar benim karıma yapışacaksın?" "Onun da annesiyim ya hani." "Olsun, bu sana yapışacağı anlamına gelmez." "Doruk sen günde 10 kere annenle konuşuyorsun, sus istersen." "Aşkım 10 kere değil, en fazla 5 kere."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanfictionAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...