Selam, n'aber?
Güzel olduğunu düşündüğüm bir bölümle geldim bu sefer, eğlenerek yazdım bölümü.
Bakalım neyin ödülü bu ve bölümde sizi başka neler bekliyor? :D
Ben severek yazdım, umarım siz de severek okursunuz.
Yeni bölüm için sınır: 70 oy ve 25 farklı kişiden yorum
İyi okumalar.
🥂🔥
Asiye odaya girdiğinde asık suratıyla duran Doruk'a çaktırmamaya çalışarak güldükten sonra yüz ifadesini toparladı ve "İyi misin," diye sordu. "Sanki bir moralin bozuk gibi."
Kafasını kaldırıp bakışlarını ona çevirdi Doruk ve yapmacık bir gülüş yerleştirdi yüzüne. "Yok canım, neden bozuk olsun ki moralim? Moralimin bozuk olacağı ne var, seni duyan da çok önemli bir şey oldu sanacak."
O, bakışlarını boynuna bağlamaya çalıştığı kravata indirirken tekrar güldü Asiye ve adımlarını onun önünde durdurduktan sonra kravatını bağladı. Ceketinin omuzlarındaki hayali tozları silktikten sonra parmak uçlarında yükseldi ve bir öpücük bıraktı yanağına. "Atlas uyanmadan hazırlanayım ben de, sonra oğlumu da hazırlarım, çıkarız."
Kendi kendine "Oğlun tabi, bir tek senin oğlun gibi zaten." diyen Doruk'a "Anlamadım." dedi. "Bir şey demedim, çıkıyorum ben." "Yani ben kalırsın, ben hazırlanırken beni izlersin diye düşünmüştüm ama sen bilirsin, çıkmak istiyorsan çık." "Salondayım ben."
O, odadan çıkınca arkasından baktı birkaç saniye Asiye ve ardından "Bu kadar bozuldu mu ya?" dedi kendi kendine. Birkaç saniye sonra omuz silkti ve "Bir şey olmaz," dedi. "Alırım gönlünü nasıl olsa." Bu düşüncelerle dolabına yöneldi ve önceden ütüleyip astığı lacivert elbisesini aldı eline.
🥂🔥
Bebek arabasının cibindiriğini kapatıp yüzüne vuran güneşin Atlas'ı uyandırmasına engel olduktan sonra yanında oturan Doruk'a döndü Asiye ve "İyi olduğuna emin misin aşkım?" dedi. "Eminim, neden iyi olmayayım ki? Yani bugün mezun olacağım sonuçta, birazdan diploma törenime gideceğiz birlikte. Sen, ben ve oğlumuz. Oğlumuz, diyorum. İkimizin de oğlu, ortak çocuğumuz, hani birlikte yaptığımız..."
Asiye, onun Atlas'ı anlatış şekline güldü ve "Ne anlatmaya çalışıyorsun?" dedi. Doruk omuzları çökerken, "Hiç." dedi ayakkabısının ucuyla yere daire çizerek. "Melisa mesaj attı, gelmek üzerelermiş. Az kaldı zaten törene, gidelim mi yavaştan?" "Olur."
Bir eliyle bebek arabasını kavradıktan sonra diğerini Doruk'un eline geçirdi Asiye ve "Asma güzel yüzünü," dedi. "Bak çok güzel bir gün olacak bugün." "Bir şey olduğu yok Asiye, gidelim hadi." dedikten sonra birlikte çıktılar oturdukları küçük kafeden ve Doruk'un mezuniyetinin olacağı salona geldiler.
Ön saflarda bir yere oturduktan sonra tören başlayana kadar Doruk'u güldürmeye, keyfini yerine getirmeye çalıştı Asiye ama ne yaptıysa da ufacık bir tebessüm bile ettirtemedi ona. Bu durum iyice canını sıksa da tören bitene kadar sabretmeye zorladı kendini.
Diğerleri gelip yanlarındaki yerini alırken, sahnenin arka tarafına geçmek için hareketlendi Doruk da. Arkasını dönüp birkaç adım atmıştı ki adını seslenen sevgilisine döndü ve bir sıkıntı olmadığını göstermek ister gibi ona doğru yürüyüp bir öpücük bıraktı saçlarına. Alnını, saçlarına dayadıktan sonra kısık sesle "Stresliyim biraz," dedi içini rahatlatmak için. "Bir şey yok, merak etme."
Asiye'nin saçlarına bir öpücük daha bıraktıktan sonra oğlunun avuç içine de bir öpücük bıraktı ve tekrar arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Onun arkasından iç çekti Asiye, sıkıntılı halinin tek sebebinin stres olmadığını bilse de üstüne gitmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanfictionAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...