Selam, n'aber?
Bu bölüm o kadar uzun zamandır taslakta bekliyor ki, söylesem inanmazsınız muhtemelen dshfghsjgfsd çok heyecanlıyım bu bölüm için
Okurken (özellikle sonunda) sizin de benim kadar heyecanlanacağınızı düşünüyorum (heyecanlanmazsanız bile heyecanlanmış gibi yapın hdgsfjgds)
O yüzden bu bölüm için sınır koymaya karar verdim.
Yeni bölüm için sınır: 60 oy ve 15 kişiden yorum (öncesinde bölüm gelmeyecek, ilanen duyurulur dgfjdsgsd zaten düşük tuttum sınırı, çünkü ben de hemen atmak istiyorum bölümü ama siz yine de fazlasıyla doldurmak isterseniz olgunlukla karşılarım hsdfjsdhk)
İyi okumalar.
🥂🔥
1 Ay Sonra
"Atlas at topu babacığım." diyen babasını duyunca topu yere atıp bahçe kapısında gördüğü Asiye'ye doğru koşmaya başladı Atlas. Doruk, ona gülerken, Asiye bacaklarına sarılan oğlunun omuzlarına koydu kollarını. Yanlarına gelen Doruk, dizlerinin üstüne çökmeden önce Asiye'nin saçlarına bir öpücük bıraktı.
Atlas ile aynı boya geldikten sonra "Babacığım neden kaçtın öyle?" deyince "Kaçmadım ki," dedi Atlas. "Annemi özlemiştim." Oğluna bir sır verecekmiş gibi yaklaştıktan sonra "Anneni ben de çok özledim." dedi Doruk. Kaşlarını çattıktan sonra "Neden?" diyen Atlas'a anlamadan bakarken "Ne demek, neden?" dedi.
"Neden özlüyorsun ki sen benim annemi, ben senin anneni özlüyor muyum?" "Oğlum, sen yine dayının yanına mı gittin babacığım, ha?" "Yo, dayım geldi." "Belli zaten." dedikten sonra "Senin annen, benim karım oluyor akıllı oğlum. Biz evliyiz annenle, çok seviyoruz birbirimizi. Sen de o yüzden varsın."
"O zaman ben de babaannemle mi evliyim?" dediğinde dondu Doruk'un yüz ifadesi. "O nereden çıktı?" "Biz de babaannemle seviyoruz birbirimizi, bazen onların evinde de kalıyorum, beraber uyuyoruz. Evli miyiz biz de?"
Doruk ne cevap vereceğini bilemezken, Asiye'nin kahkahası duyuldu. "Hayır anneciğim, evli değilsiniz siz. O senin babaannen, ondan çok seviyorsunuz birbirinizi." "Ben kiminle evliyim o zaman?" "Siz daha evli değilsiniz küçük bey, daha çok küçüksünüz siz." "Ya anne, ben küçük değilim." "Küçüksün işte, bebeğimsin benim." derken kolları arasına aldı Asiye, oğlunu ve arka arkaya öpücükler bırakmaya başladı boynuna.
Onları hayranlıkla izleyen Doruk, "Nasıl gideceğim ben şimdi?" dedi kendi kendine.
Asiye'nin bakışları ona döndü, o duyulmadığını sansa da. "Atlas, hadi git ellerini yıka anneciğim. Yemek yiyeceğiz." O içeri gittikten sonra yüzünde sıkıntılı bir ifadeyle Doruk'a bakarken "Ne zaman gidiyorsun?" dedi Asiye. Çömeldiği yerden kalktıktan sonra içindeki nefesi oflayarak serbest bıraktı Doruk ve "Gece yola çıkacağım." dedi.
"Gece mi, sabah gitsen daha iyi olmaz mıydı?" "Yok aşkım, toplantı öğlen. Sabah gidersem yetişemem." "Ne bileyim, vakitli bir saatte çıksaydın keşke." "Hem erken gideyim ki size erken döneyim, değil mi?" dediğinde bir gülümseme yerleşti sevdiği kadının yüzüne. O, gülüşünü kendine çalmak için bir hamle yapacakken içeriden oğlunun "Anne, baba hadi gelmiyor musunuz?" diyen sesini duyunca güldü ikisi de ve içeri girdiler birlikte. "Bilerek yapıyor." "Yok artık Doruk." "Şüphelenmiyor değilim." deyişine karşılık güldü Asiye ve "Hadi içeri," dedikten sonra onu arkasında bırakıp az önce geldiği bahçe kapısından eve girdi tekrar.
🥂🔥
Asiye, ellerini karşısındaki Doruk'un omuzlarında gezdirerek ceketinin üzerindeki hayali tozları silkti. "Nasıl oldu?" diyen Doruk'a gülümsedi ve parmak uçlarında yükseldikten sonra yanağına bir öpücük bırakıp "Her zamanki gibi çok yakışıklısın." diyerek karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
फैनफिक्शनAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...