S2B4| Haybeye

368 40 46
                                    

Selam, n'aber?

Biraz uzun bir ara oldu ama isteyerek yaptığım bir şey değildi, yazarınızın bu ara kendine ayıracak kadar bile vakti yok maalesef.. 

Bundan sonra arayı açmadan ilerlemeyi umuyorum. (2 ay bölüm yok) (şaka)

Bu bölümü severek yazdım, umarım siz de severek okursunuz.

İyi okumalar.

🥂🔥

Oldukları koridorda boş bakışlarla karşılarındaki duvarı izlerken "Sence," diyen sesi duyunca ona dönmese de dinlediğini belli etmek için artık yokluğunu garipsediği gözyaşlarını sildi Asiye. "Sence gerçekten uyanacak mı Doruk?"

Asiye bakışlarını yanındaki kadına çevirdiğinde ıslak gözleriyle kendisine baktığını görünce oturduğu sandalyede ona döndü. "Uyanacak," dedi sonra inanç tohumları ekili sesiyle. "Ben tüm kalbimle inanıyorum. Nebahat anne... Doruk bizi bırakmaz, gitmez o, gidemez. Söz verdi bana, hiç yalnız bırakmayacak, gitmez."

Nebahat, kolunu Asiye'nin omzuna atıp onu göğsüne çektiğinde içindeki hissi bastıramayıp sesli ağlamasını serbest bıraktı Asiye. Saçları üzerinde gezen eli hissederken, "Güzel kızım benim," diyen sesini duydu. "Ağla biraz, açılırsın, kendine gelirsin."

"Ben onu çok özlüyorum," dedi Asiye içini çekerken. "Şimdi yanımda olsa mesela..." dedikten sonra karnına koydu elini. Kendini gülümsemeye zorladı sonra. "Öğrenince çok sevinecek."

Nebahat, ona gülümserken "Nasıl gidiyor, yoruyor mu çok?" deyince "Ben onu yoruyorum." dedi Asiye buruk bir tebessümle. "Kızım hamile halinle tüm gün böyle hastane köşelerinde... Doruk yalnız değil ki, kaç kere dedim sana, senin gelmene gerek yok, diye." "Doruk uyandığında beni yanında göremezse çok üzülür," dedi Asiye yüzündeki masum ifadeyle. "Hem uyanırken ben de yanında olmak istiyorum, elini tutmak istiyorum. Gözlerine bakmayı çok özledim, doya doya bakmak istiyorum. Öpmek, sarılmak..." "Tamam kızım, kendini böyle iyi hissedeceksen böyle devam et ama yorma kendini, bebeğini de düşün."

Asiye, ona kafa sallayarak cevap verirken gülümsedikten sonra karnına sardı kollarını. Ardından aklına gelen şeyle tekrar yanındaki kadına dönerken "Yağmur koydum adını," dedi. "Yani tabi babası uyanınca konuşuruz yine ama ben şimdilik 'Yağmur' diyorum." "Yağmur..." dedi Nebahat gülümseyerek. "Ben çok sevdim."

🥂🔥

"Atlas'a söz verdim," dedi Asiye ağlamasını daha fazla bastıramayarak. "Baban uyanacak, dedim Doruk. Uyanacaksın, biliyorum ama dayanamıyorum artık. Sensizlik çok ağır, çok zor. Ne olur... Ne olur beni daha fazla sensiz bırakma."

"Atlas..." dedi sonra gülümsemeye çalışarak. "Resim çizecekmiş bugün, kardeşini de çizecekmiş. Sen, ben, çocuklarımız... Çok hayalini kurduk sevgilim. Birlikte olacağımız tek yer oğlumuzun çizdiği resimler olmasın, yalvarırım uyan Doruk, ne olur uyan artık."

"Kızımız... Doruk, gün geçtikçe, onun büyüdüğünü gördükçe ben o kadar korkuyorum ki. Yanımda olmayacaksın diye, bebeğimizi kucağına alamayacaksın diye. Ne olur, yalvarırım uyan. Doruk, kızımız senin kolların arasında açsın gözlerini dünyaya, ne olur uyan."

Asiye, beline saplandığını hissettiği sancıyla gözyaşları içinde doğrulurken hızla yanına geldi biraz arkasında bekleyenler. Elini karnına yasladığında gördüğü kan korkmasına sebep olurken "Bebeğim..." dedi Asiye. "Bebeğime bir şey oldu, bebeğim..."

Yanındaki orta yaşlı adam, koluna girerek yavaşça yürütmeye çalışırken, arkasını döndü Asiye ve son bir bakış attı Doruk'un mezarına. Veda bile edememişti yanından ayrılırken. Bu düşüncesi, tekrar ağlamasının hızlanmasına sebep olurken, hissettiği sancıyla iki büklüm oldu yarısına bile gelemediği yolda.

BEYAZ ŞARAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin