Selam, n'aber?
Uzun diyebileceğim kadar bir zaman geçti son bölümün üzerinden. Bu süreçte ameliyat oldum ve iyiyim. Güzel dilekleriniz ve mesajlarınız için teşekkür ederim.
Önceki bölümün sınırı hâlâ dolmadığı için bir çıtır kırgınım aslında, sınır dolana kadar da bölüm atmayı düşünmüyordum ama kitap yarım kalmış gibi dursun istemedim. Bölüme geçmeden, önceki bölüme oy verirseniz sevinirim.
Bu bölüm tamamen olaylardan uzaktayız, biraz aile saadeti, biraz eğlence... Ben severek yazdım, umarım siz de severek okursunuz.
Yeni bölüm için sınır: 70 oy ve 27 farklı kişiden yorum.
İyi okumalar.
🥂🔥
Doruk göğsünde yatan karısının çıplak kolunda gezdirdi parmaklarını. Asiye, onun dokunuşlarıyla huylanırken, gülünce ona döndü Doruk "Ne oldu?" diyerek.
"Hiç," derken ona döndü kolları arasında. "Bir şey olmadı. Sadece... Çok mutluyum sen yanımdayken, sürekli gülmek istiyorum."
"Senin gülüşünü yerim benim güzel sevgilim," dedi Doruk. "Hep gül tabi. Hem zaten sen öyle güzel gülüyorsun ki, ben içimi senle ısıtıyorum."
Asiye, onun boynuna bir öpücük bıraktığında onu kendine çekti Doruk. "Özür dilerim," dediğinde kaşlarını çatan Asiye'ye güldü. "Ben biraz fazla tepki verdim, sana gereksiz yüklendim."
"Şu mevzu," dedi Asiye kafasını geriye atarken. "Yani aşkım beni kıskanman hoşuma gidiyor tabi ama birbirimizi kırmadığımız sürece." "Peki ben kırdım mı seni?"
Asiye, ona sokulurken "Kırmadın," dedi. "Ama konuşmaya biraz daha devam etseydin ben senin kafanı kıracaktım." Söylediği şey, Doruk'u güldürürken, "Gülme," dedi. "Çok kızdırdın beni. Sanki sen gelmesen ben adamla gidecektim."
"Ya gitmeyecektin tabi ama seni yanında başka biriyle görünce sinirden kendimi kaybettim ben." Asiye kafasını kaldırıp ona bakarken "Geçti gitti," dedi. "Kötü şeyleri konuşmayalım." "Olur, tamam." dedi Doruk, onun saçlarını geriye alırken.
🥂🔥
Asiye, elini oğlunun küçük vücudunda gezdirerek sıktığı güneş kremini yayarken, kahkahalarıyla karşılık verdi Atlas bu hareketlerine. Oğlunun gülüşü, onları da güldürürken "Anneciğim tamam, sakin ol." dedi Asiye.
Atlas'ın küçük kolluklarını taktıktan sonra "Korkar mı sence?" dedi Doruk'a. "Yani suyu seviyor ama bu değişik gelebilir." diye cevap verdi Doruk. "Hadi bakalım, yaver gitsin." diyen Doruk'a güldükten sonra kalktı oturduğu şezlongdan.
Doruk üzerindeki tişörtü çıkarıp şezlonga bırakırken, onun üzerinde gezdirdi gözlerini ve "Girmesek mi ya denize?" dedi. "Niye ya, ne oldu birden?" "Hiç, bir şey olmadı. Girmeyelim, boş ver. Hem Atlas üşütür, hasta olur falan, Allah korusun."
Bakışlarını gökyüzüne çevirdi Doruk, ardından tekrar Asiye'ye dönerken "Aşkım hava olmuş bin derece, nasıl hasta olsun bu havada?" dedi. "İşte, tamam. Başına güneş geçer, boş ver." "E ne yapalım, oturalım mı böyle?" "Yok, böyle oturmayalım. Tişörtünü giy, öyle oturalım."
Doruk kahkahasına engel olamazken, sinirle kolunu çimdikledi Asiye. "Bu yüzden mi kıvranıyorsun iki saattir?" dediğinde "Tabi sen görmüyorsun aç kurt gibi sana baktıklarını." dedi. "Sevgilim bakan baksın, millet bakmayacaksa neden yaptım bu baklavaları?"
"Sen kızlar baksın diye mi yaptın o baklavaları? Tamam, yok bundan sonra spor, yeter bu kadar." Doruk, kolunu onun beline sardıktan sonra kendine çekti ve bir öpücük bıraktı boynuna. "Şaka yapıyorum, hemen ciddiye alıyorsun." "Yapma sen şaka falan." "Tamam, yapmam ben şaka falan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanfictionAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...