Selam, n'aber?
Öncelikle iyi dilekleriniz ve geçmiş olsun mesajlarınız için teşekkür ederim, iyi ki varsınız.
Sonralıkla bugün çok güzel bir bebek doğmuş, iyi ki doğmuş. Nice mutlu senelere!
Bu bölüm öncekinin devamı, ama attığım her bölümde heyecanım artıyor çünkü uzun zamandır beklediğimiz o bölüme yaklaşıyoruz.
Ben severek yazdım, umarım siz de severek okursunuz.
Yeni bölüm için sınır: 70 oy ve 25 farklı kişiden yorum.
İyi okumalar.
🥂🔥
Doruk, koltukta yatan Atlas'a bir şeyi çözmeye çalışır gibi bakarken, yanına geldi Asiye ve kolunu ona sardıktan sonra "Neye bakıyorsun öyle?" dedi. "Nasıl bakıyorum?" diyen Doruk'a cevap olarak gözlerini açabildiği kadar açtı ve yüzünü ona yaklaştırırken "Böyle." dedi.
Ona güldü Doruk ve saçlarına bir öpücük bıraktı. Asiye de güldüğünde ona Atlas'ın heyecanla olduğu yerde çırpınışı eşlik etti. Koltuğa çöktükten sonra oğlunun havada salladığı ellerini tuttu Asiye ve bir öpücük bıraktı üstüne.
"Asiye," diyen sese döndüğünde kendisine değil de Atlas'a bakan Doruk'a gülümsedi ve devam etmesini bekledi. Beklentisi "Bu çocuk neden konuşmuyor?" sorusuyla karşılandığındaysa engel olamadığı bir kahkaha patlattı.
"Aşkım daha bebek ya hani, bunla alakalı olabilir mi? Yoksa eminim Atlas da çok istiyordur senle sohbet etmeyi." "Ya ben de biliyorum konuşamadığını," dedi Doruk. "Ama artık birkaç kelime de olsa söylemesi gerekmez mi?"
Asiye, ona "Bilmem ki." deyince "Bence gerekir." dedi ve dizleri üstüne çöktü koltuğun yanında. "Babacığım, hadi oğlum. İlk ne söylemek istiyorsun, anlat babaya." Onun cümlesi üzerine ağzında bir şeyler geveleyen Atlas'a karşılık "Böyle değil, böyle deyince anlamıyorum ki ben seni." dedi. "Güzelce anlat, veevve diye değil."
Duyduğu şey ile kahkahasına engel olamadı Asiye ve "Ya ne diyorsun çocuğuma?" dedi. "Asiye dur bir, bu ciddi bir mevzu." dedikten sonra Atlas'a döndü Doruk ve "Ba-ba." diye heceledi. "Hadi aslan oğlum sen de söyle, ba-ba."
Asiye kaşlarını çattıktan sonra hafifçe vurdu onun omzuna ve "Neden önce 'baba' diyecekmiş?" dedi. "Belki çocuk 'anne' demek istiyor?" Doruk, ona gülünce "Ne gülüyorsun ya?" diye karşılık verdi. "Ben doğurdum onu, ilk 'anne' diyecek." "Yani güzelim sen doğurdun, evet. Benim buna asla bir itirazım yok." "Bir de olsaydı Doruk." "Sen doğurmuş olabilirsin..." "Olabilir mi? Doruk, ben doğurdum onu, sen de yanımdaydın, hatırlıyorsun değil mi bunları?"
Hatırladığı anlarla yüzüne bir gülümseme yayılırken "Ya hiç unutabilir miyim o anları?" dedi. "Hayatımın en eşsiz, en tarifsiz duygular yaşadığım anıydı. Bir mucizenin doğumuna şahit oldum resmen, nasıl unutabilirim ki?" Duyduğu şeyler ile oğluna eğildi Asiye ve bir öpücük bıraktı boynuna. "Güzel oğlum benim, iyi ki girdi hayatımıza."
Doruk'un "Ama..." diye devam etmesiyle ona döndüğünde ise "Bu ilk 'anne' diyeceği anlamına gelmez." demesi üzerine "Yo, gelir." dedi. "Ben bu çocuğu 9 ay karnımda taşıdım, her şeyini çektim. Sen? Sadece yapım aşamasında vardın, o da birazcık."
Duyduğu şeyler ile şaşırsa da güldü Doruk ve "Ne demek, birazcık?" dedi. Kafasını Asiye'nin boyun girintisine yerleştirdi ve bir öpücük bıraktıktan sonra "Hakaret sayarım güzelim." diye devam etti. Asiye, ondan kaçmak için Atlas'ı kucağına aldı ve "Çocuğumun karnı aç," dedi. "Emzirmem lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanficAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...